KültAlt

Kadın, Kadın Hakları, Feminizm İlişkili Filmler Listesi

Kadın, Kadın Hakları, Feminizm İlişkili Filmler Listesi

Makale 6dk okuma Liste 21 Film



Liste mahkumiyet, ekonomik zorluk, dini, ailevi, toplumsal, baskılarla mücadele eden, adalet ve bazen intikam arayışı içerisinde olan güçlü kadın karakterleri üzerine odaklanır. Bunun yanı sıra kadın hareketi içerisinde önemli rol oynayan filmlere yer verir.

Bahadır Mahmut

İlişkili Yazılar

Kadın Hakları, Kadın Hareketi, Feminizm İlişkili Film

Kadın Kavramı ve Feminizm Üzerine Filmler listesi kadının, kadın kavramının ve feminizmin sinema ile ilişkisini özetlemeyi amaçlar.

Kadınlar 19. yüzyılında sonunda ortaya çıkması sebebiyle diğer sanat disiplinlerinden farklı olarak sinemaya tespit edilebilir şekilde dahil oldular.

1895 yılında Alice Guy-Blaché Lumière Kardeşlerin Employees Leaving the Lumière Factory (1895) filmini izler. Tarihin ilk filminden herkes gibi oldukça fazla etkilenen Alice Guy çalışmakta olduğu dönemin en büyük film şirketlerinden Gaumont altında filmler çekmeye başlar.

Alice Guy film çektiği sürede yenilikçi işler yapar. Bazı kaynaklara göre ilk kurgu film olan The Cabbage-Patch Fairy (1896) filmini de Méliès’nin aynı kategori ile tanınan A Trip to the Moon (1902) filminden önce çekmiştir. Filmlerinde feminist ögelere yer verir. Özellikle The Consequences of Feminism (Feminizmin Sonuçları) (1906) gibi filmleri, cinsiyet rolleri ve toplumsal beklentilerin sorgulanmasına katkı sağlamıştır. Yönettiği filmlerde kadın karakterlere önemli ve güçlü roller vererek, kadınların hikaye anlatımında etkili bir şekilde yer almalarını sağlamıştır. Bu durum, kadın karakterlerin sadece erkek karakterlerin yan rolleri olmadığını gösteren önemli bir adımdır.

 

Alice Guy tüm yaptıklarına rağmen veya tüm yaptıkları sebebiyle sektörden uzak kaldığı bir kaç yıl sonrasında tekrar sektöre dahil olamaz. Men edilir. Çektiği filmlerden ismi kaldırılır ve bu filmler asistanlarının (erkek) filmleriymiş gibi gösterilir. Bazı filmleri bu sahipsizlik içerisinde ortadan kaybolur.

Alice Guy’ın gösterdiği cesaret ve teknik kabiliyetlerinin; erkek egemen bir dönem ve sektörde, kollektif bir kadın hareketi içerisine yer alamaması sebebiyle önemsizleştirilmesi sinema için ileriki yıllarda diğer sektörlerdekine benzer şekilde bir standarda dönüşecektir.

Bir izleyicinin veya konuya uzak bir kişinin kadınların sinemadan dışlandığını, zorluklarla karşılaştıklarını, engellendiklerini görmesi oldukça güç olabilir. Çünkü ilk dönemlerden itibaren kadınlar sinemada çok fazla görünür şekilde bulunurlar. Tek sorun kadınların neredeyse görünür oldukları tüm noktalarda stereotipleştirilmiş olmalarıdır.

 

Kadınların sinemada stereotipleştirilmesi, ataerkil düzenin kadınlar ve erkekler özellikle de çocuklar tarafından daha anlaşılır ve uygulanır hale gelmesine yardımcı olur. Stereotipleştirme sadece bir kesimi belirli kalıplar içerisine sığdırmaya çalışmakla yetinmez tüm izleyicilerin sınırlarını stereotipleştirilene göre dizayn eder.

Sinemada Kadın Stereotipleri

  • Damsel in Distress (Tehlikedeki Kadın): Bu stereotip, bir kadının sürekli olarak başkalarının yardımına ihtiyaç duyan, zayıf veya savunmasız olarak tasvir edilmesini içerir. Örneğin, eski tür aksiyon filmlerinde, kadın karakterler sık sık kötü adamlar tarafından kaçırılan veya tehlikede olan figürler olarak kullanılırlar.
  • Manic Pixie Dream Girl (MPTK): Bu stereotip, kadın karakterlerin erkek ana karakterin hayatına renk katan, çılgın ve romantik olarak tasvir edilmesini içerir. Bu karakterler, kendi amaçları ve derinlikleri olmayan, yalnızca erkeğin karakter gelişimine hizmet eden figürler olarak sunulurlar. Örneğin, “500 Days of Summer” filminde Summer karakteri bu stereotipin bir örneğidir.
  • Femme Fatale (Ölümcül Kadın): Bu stereotip, kadın karakterleri cinsel cazibeleri ve manipülatif yetenekleri ile tanımlar. Genellikle erkek karakterleri kandıran veya kötülüğe sürükleyen karakterler olarak gösterilirler. Örneğin, “Basic Instinct” filmi, Catherine Tramell karakterinin bir örnek olduğu bir ölümcül kadını tasvir eder.
  • Ev Kadını: Bu stereotip, kadın karakterleri sadece evde iş yapan ve aileleri için yaşayan kişiler olarak tasvir eder. Onların hayatları genellikle aileleri etrafında döner ve kendi kariyerleri veya hedefleri yok gibi görünür. Örneğin, 1950’lerdeki bazı Hollywood filmleri, bu stereotipi yaygın bir şekilde kullanmıştır.
  • Genç ve Güzel Stereotipi: Bu stereotip, kadın karakterlerin sadece gençliklerinin ve fiziksel güzelliklerinin değerli olduğunu gösterir. Yaşlı veya farklı beden tiplerine sahip kadınlar, genellikle bu stereotip tarafından dışlanır. Örnek olarak, birçok romantik komedi filmi, genç ve güzel bir kadının aşk hikayesini anlatırken bu stereotipi yansıtır.

Kadınlara kamera önünde stereotip olarak birçok rol biçilirken sektörde karar alıcı kritik rollere uzunca süre erişimleri olmamıştır. Buna rağmen kadınların bu streotiplerin dışına taşındığı filmlere de rastlamak mümkündür. Özellikle erken dönemde yenilikçi bir şekilde Sovyet montaj film akımında bu duruma sıklıkla rastlanır. Örneğin Sergei Eisenstein’ın Strike (1925), Mother (1926) ve Fridrikh Ermler’in Fragment of an Empire (1929) filmlerinde kadınlar stereotip olmanın çok ötesinde derinlikli ve etkindir. Eisenstein’ın bu filmlerde yaptığı şey kadına pozitif ayrımcılık değil devrim içerisindeki yerinin objektif şekilde gösterilmesinden ibarettir.

Sinemanının erken dönemindeki Sovyet montaj filmleri veya etkili olmuş bazı kadın yönetmenlerin münferit çıkışları (Alice Guy (1873-1968), Lois Weber (1879-1939), Dorothy Davenport Reid (1895-1977), Germaine Dulac (1882-1942), Anita Loos (1889-1981), Nell Shipman (1892-1970), Dorothy Arzner (1897-1979) …) 2. dünya savaşı sonrasında kadınların toplumda yeniden konumlandırılmaya başlanması ile sinemada kadınların daha egemen hale gelmesinin altyapısını hazırladı.

2. Dünya savaşı ile kadının ekonomik düzen ile entegrasyonu

Dünya savaşı sonrasında kadınların toplum ve ekonomik düzen içerisinde edindikleri yerin ileriki yıllarda derinleşmesi femizimin ikinci dalgasının yaşanmasını sağlamıştır. Aynı dönemde özgürlükçü görüşlerin yaygınlaşması, ekonomik refahın artması, teknolojinin gelişmesi ve bağımsız sinemanın yaygınlaşması kadınların genişleyen sektör içerisinde daha fazla yer almalarını sağladı.

Feminizmin Tarihinde Üç Ana Dalga

  • Birinci Dalga Feminizm: Bu dalganın temel odak noktası 19. ve 20. yüzyılın başlarında kadınların temel oy hakkını elde etmeleriydi. Birinci dalga feministler, kadınların eşit oy hakkına sahip olmalarını savundular ve bu dönemdeki ana hedefleri oy hakkının sağlanmasıydı.
  • İkinci Dalga Feminizm: İkinci dalga feminizm, 1960’ların sonlarından 1980’lerin ortalarına kadar etkili olan bir hareketti. Bu dönemdeki feministler, kadınların toplumda yaşadıkları cinsiyet eşitsizliğine odaklandılar. Kadınların çalışma hayatındaki eşitlik, üreme hakları, ev içi iş bölümü gibi konular bu dönemin ana odak noktalarıydı. Ayrıca cinsel özgürlük ve cinsel kimlik de ikinci dalga feministlerin gündemindeydi.
  • Üçüncü Dalga Feminizm: Üçüncü dalga feminizm, 1990’ların sonlarından itibaren yükselişe geçti. Bu dalga, ikinci dalga feminizmin eleştirel bir perspektiften bakarak daha fazla çeşitliliğe ve çoklu kimliklere odaklandı. Cinsiyet eşitsizliğinin sadece cis kadınlarla sınırlı olmadığını ve etnik, kültürel ve cinsel çeşitlilik içeren bir perspektife sahip oldu. Üçüncü dalga feministler, kadınların kendilerini ifade etme özgürlüğüne ve toplumsal normların dışında kalan cinsiyet kimliklerinin kabul edilmesine odaklandılar.

Feminizmin 2. ve 3. dalgasına denk gelen dönemde önemli kadın film yönetmenleri ile sinema tanıştı: Agnes Varda, Jane Campion, Kathryn Bigelow, Lina Wertmüller, Sofia Coppola, Catherine Breillat, Lucrecia Martel…

Kadınların daha çok kritik karar alıcı rolde sektör içerisinde yer edinmeye başlaması ile birlikte ortaya filmlerin ne kadar cinsel eşitlikçi veya ne kadar kadın dostu olduğunu belirlemeye yarayan testler ortaya çıktı. Bunlardan ilki ve en çok bilineni Bechdel testi oldu.

Bechdel Testi

Bechdel Testi’ni geçebilmek için sorgulananlar:

  • Filmde en az iki kadın karakter olmalıdır.
  • Bu kadın karakterler birbiriyle konuşmalıdır.
  • Bu konuşma, erkekler hakkında olmamalıdır. Yani kadın karakterler, erkek karakterleri veya erkeklerle ilgili konuları ele almamalıdır.

Bechdel testi zamanla filmin kadına olan yaklaşımını tespit edebilmek için en geniş şekilde kabul gören test oldu. Buna rağmen testin sorgularının dar kapsamı ve manipüle edilmeye açık olduğu ortadadır. Eşitlikçi olmayan bir film dahi istenmesi durumunda Bechdel testini geçebilir.

En İyi Kadın Hakları, Kadın Hareketi, Feminizm İlişkili Filmler

Kadın, Kadın Hakları, Feminizm İlişkili Filmler Listesi

Sıralama (listeleme, gösterim, IMDb puanı)
İlişkili Yazılar
Paylaş

Topluluk Yorum ve Film Önerileri

KültAlt topluluğuna katılarak yazıyı yorumlayabilir, yazar ve diğer okuyuculara ulaşması için film önerilerini bırakabilirsin.

0 Yorum
Satır içi geri bildirimler
Tüm yorumları gör
0 Yorum
Satır içi geri bildirimler
Tüm yorumları gör