KültAlt Film Seçkisi
KültAlt film seçkisi sinemaya geniş bir perspektiften yaklaşmaya yardımcı olabilecek filmlerden oluşur. Sinemanın klasiklerinden en sıra dışı örneklerine kadar ulaşan geniş bir seçkidir -KültAlt’ın kısa özeti niteliğinde-.
Hızlı bir sinema ile tanışma listesi olarak değerlendirilebilir. Popüler filmleri hariç tutarak sinemanın sınırlarını temsil edebilecek filmlere yer verilmiştir.
- To Kill a Mockingbird (1962) Robert Mulligan
- The Terminator (1984) James Cameron
- The Cabinet of Dr. Caligari (1920) Robert Wiene
- Playtime (1967) Jacques Tati
- Raging Bull (1980) Martin Scorsese
- Man with a Movie Camera (1929) Dziga Vertov
- Jules and Jim (1962) François Truffaut
- Ghost in the Shell (1995) Mamoru Oshii
- Eating Raoul (1982) Paul Bartel
- A Bucket of Blood (1959) Roger Corman
- Apocalypse Now (1979) Francis Ford Coppola
- Kagemusha (1980) – Akira Kurosawa
- Pink Floyd: The Wall (1982) – Alan Parker
- Harakiri (Seppuku) (1962) – Masaki Kobayashi
- Borat: Cultural Learnings of America for Make Benefit Glorious Nation of Kazakhstan (2006) – Larry Charles
- Aguirre, the Wrath of God (1972) – Werner Herzog
- In the Realm of the Senses (Ai no korîda) (1976) – Nagisa Ôshima
- Sweet Movie (1974) – Dusan Makavejev
- Sick: The Life & Death of Bob Flanagan, Supermasochist (1997) – Kirby Dick
- There Will Be Blood (2007) – Paul Thomas Anderson
- The Passion of Joan of Arc (La passion de Jeanne d’Arc) (1928) – Carl Theodor Dreyer
- The Man Who Sleeps (Un homme qui dort) (1974) – Bernard Queysanne
- The Thin Blue Line (1988) – Errol Morris
- American Psycho (2000) – Mary Harron
- Reservoir Dogs (1992) – Quentin Tarantino
- Plan 9 from Outer Space (1959) – Edward D. Wood Jr.
- Fantastic Planet (1973) – René Laloux
- Fritz the Cat (1972) – Ralph Bakshi
- Titicut Follies (1967) – Frederick Wiseman
- Trainspotting (1996) – Danny Boyle
- Possession (1981) – Andrzej Zulawski
- The Devils (1971) – Ken Russell
- Salò, or the 120 Days of Sodom (1975) – Pier Paolo Pasolini
- Häxan (1922) – Benjamin Christensen
- Faces of Death (1978) – John Alan Schwartz
- The Matrix (1999) – Wachowski Brothers
- Psycho (1960) – Alfred Hitchcock
- The 400 Blows (1959) – François Truffaut
- Citizen Kane (1941) – Orson Welles
- 12 Angry Men (1957) – Sidney Lumet
- Blow-Up (1966) – Michelangelo Antonioni
- Au Hasard Balthazar (1966) – Robert Bresson
- Ran (1985) – Akira Kurosawa
- The General (1926) – Clyde Bruckman, Buster Keaton
- Taxi Driver (1976) – Martin Scorsese
- Dünyayı Kurtaran Adam (1982) – Çetin İnanç
- The Exterminating Angel (El Ángel Exterminador) (1962) – Luis Buñuel
- Pi (1998) – Darren Aronofsky
- Carrie (1976) – Brian De Palma
- Onibaba (1964) – Kaneto Shindô
- Akira (1988) – Katsuhiro Ôtomo
- Pink Flamingos (1972) – John Waters
- Donnie Darko (2001) – Richard Kelly
- The Room (2003) – Tommy Wiseau
- Fight Club (1999) – David Fincher
- Come and See (Idi i smotriv) (1985) – Elem Klimov
- Hiroshima Mon Amour (1959) – Alain Resnais
- Being John Malkovich (1999) – Spike Jonze
- Dr. Jekyll and Mr. Hyde (1931) – Rouben Mamoulian
- Cold Cuts (Buffet Froid) (1979) – Bertrand Blier
- The Cook, the Thief, His Wife & Her Lover (1989) – Peter Greenaway
- Braindead (Dead Alive) (1992) – Peter Jackson
- Riki-Oh: The Story of Ricky (Lik wong) (1991) – Ngai Choi Lam
- Videodrome (1983) – David Cronenberg
- Battleship Potemkin (1925) – Sergei Eisenstein
- The Rocky Horror Picture Show (1975) – Jim Sharman
- They Live (1988) – John Carpenter
- 25th Hour (2002) – Spike Lee
- Network (1976) – Sidney Lumet
- A Clockwork Orange (1971) – Stanley Kubrick
- The Piano Teacher (La Pianiste) (2001) – Michael Haneke
- This Is Spinal Tap (1984) – Rob Reiner
- Freaks (1932) – Tod Browning
- Crash (1996) – David Cronenberg
- Man Bites Dog (C’est arrivé près de chez vous) (1992) – Rémy Belvaux, André Bonzel, Benoît Poelvoorde
- Ichi The Killer (Koroshiya Ichi) (2001) – Takashi Miike
- 2001: A Space Odyssey (1968) – Stanley Kubrick
- Monty Python and the Holy Grail (1975) – Terry Gilliam, Terry Jones
- Last Year at Marienbad (L’année dernière à Marienbad) (1961) – Alain Resnais
- Ghost Dog: The Way of the Samurai (1999) – Jim Jarmusch
To Kill a Mockingbird, Alabama’da 1930’ların ortasında geçen, bir çocuğun gözünden ırkçılık ve adalet sistemi hakkında bir hikayedir. Scout Finch adlı küçük bir kız çocuğu, babası Atticus Finch’in, bir siyah adamın tecavüz suçlamasıyla yargılandığı bir davayı üstlenmesiyle, hayatının dönüm noktasına gelir. Atticus, adalet ve dürüstlük için mücadele ederken, Scout ve…➝
James Cameron’ın yönettiği 1984 yapımı “The Terminator”, gelecekte bir insan direniş lideri olan John Connor’ın annesi Sarah Connor’u öldürmeye çalışan bir robotun, Terminator’un peşinden giden bir adam olan Kyle Reese ile karşılaşmasını anlatıyor. Film, insanların yarattığı bir yapay zekanın devre dışı kaldıktan sonra onun kontrolündeki robotların insanları yok etmek için…➝
“The Cabinet of Dr. Caligari” (Dr. Caligari’nin Muayenehanesi), 1920 yılında çekilen bir Alman sessiz filmidir. Film, bir hipnotizmacının bir fuarda sergilediği son derece tuhaf bir adamı kontrol altına alması sonucu ortaya çıkan olayları konu alır. Caligari’nin kontrolündeki adam, bir dizi cinayet işlemeye başlar ve filmin ilerleyen bölümlerinde gerilim ve gizem…➝
Jacques Tati’nin yönetmenliğini üstlendiği Playtime, modernizm ve teknolojinin getirdiği değişimleri konu alan bir komedi filmidir. Film, Paris’te iş seyahati için bulunan bir adamın yaşadıklarını konu almaktadır. İş gezisi sırasında Paris’in modern mimari yapıları arasında kaybolan adam, şehrin hareketli hayatına dahil olur ve birçok ilginç karakterle karşılaşır. Film, modern hayatın yalnızlaştırıcı…➝
Martin Scorsese’in 1980 tarihli filmi Raging Bull, orta sıklet boks şampiyonu Jake LaMotta’nın gerçek hayat hikayesine dayanmaktadır. Film, boks kariyeri boyunca hem ring içinde hem de dışında yaşadığı kişisel ve psikolojik mücadelelere odaklanmaktadır. LaMotta’nın acımasız ve şiddetli kişiliği, evliliği ve aile hayatı da filmde işlenen diğer konular arasındadır. Başrolde Robert…➝
“Man with a Movie Camera” (Kamera ile Adam), Sovyet sinemasının öncü isimlerinden Dziga Vertov’un 1929 yılı yapımı belgesel filmidir. Film, bir günün hayatını, insanların işlerini, günlük aktivitelerini, şehir yaşamını ve insanların eğlence aktivitelerini gösteren bir dizi kısa kesitlerden oluşur. Kamera ve kurgu teknikleri kullanılarak oluşturulmuş olan film, Sovyet sinemasında belgesel…➝
Jules and Jim, 1962 yılında yönetmen François Truffaut tarafından çekilen bir Fransız romantik drama filmidir. Film, I. Dünya Savaşı öncesinde, Paris’te yaşayan iki arkadaş Jules ve Jim’in, aynı kadına, Catherine’e duydukları aşkı konu almaktadır. Catherine, özgür ruhlu, baştan çıkarıcı ve ilginç bir kadındır. Jules ve Jim, Catherine’e aşık olurlar ve…➝
1995 yapımı Ghost in the Shell, bir bilimkurgu filmi ve aynı adlı manga serisinin uyarlamasıdır. Film, 2029 yılında, insan beynine bağlanan yapay bir bedene sahip olan özel bir polis timi olan Bölüm 9’u takip ediyor. Bölüm 9, bir hacker’ın kendi bedenine yönelik bir saldırı düzenlemesi sonucu bir dizi siber suçun…➝
“Eating Raoul” (1982) Paul Bartel’ın yönettiği kara komedi türünde bir filmdir. Mary ve Paul Bland, fahişelerin yer aldığı bir apartman dairesinde yaşayan sıradan bir çifttir. Hayatlarının dönüm noktası, bir fahişenin evlerine girmesiyle başlar. Bu olay, çiftin bir fahişeleri öldürme planı yapmalarına neden olur. Ancak işler bekledikleri gibi gitmez ve sonrasında…➝
“A Bucket of Blood” 1959 yapımı bir kara mizah ve korku filmidir. Walter adında sıradan bir garson, kendisini sanatçı olarak kanıtlamaya karar verir. Ancak yetersiz yeteneği nedeniyle işler istediği gibi gitmez. Bir gün, garson kazara bir kedi öldürür ve onu kil ile kaplar. Bu iş, ona aniden yaratıcılık kazandırır ve…➝
1979 yapımı Apocalypse Now, Joseph Conrad’ın “Karanlıkta Kalanlar” adlı romanından uyarlanan Vietnam Savaşı’na dair bir film. Hikaye, Kaptan Benjamin Willard (Martin Sheen) adlı bir özel kuvvetler askerinin, Yüzbaşı Kurtz (Marlon Brando) adlı üst düzey bir askerinin Vietnam’daki ordu dışı bir topluluğunu bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkmasını anlatıyor. Film, savaşın…➝
Japonya’da sivil savaş hüküm sürerken güçlü bir derebeyi hayatını kaybeder. Derebeyinin yöneticileri yoksul bir hırsızı derebeyi öldükten sonra derebeyinin yerine getireceklerdir.
Sorunlu bir rock yıldızı olan Pink, yaşadığı zorluklar üzerinde temellendirerek yarattığı fiziksel ve sosyal izolasyonunun ortasında deliliğe doğru ilerlemektedir.
Feodal bir efendinin sarayında düştüğü fakirlik sebebiyle seppuku talep eden Hanshiro Tsugumo, daha önce aynı taleple gelen başka bir roninin intihara nasıl zorlandığını öğrendiğinde hesaplaşmasının dozunu daha da arttıracaktır.
Borat Sagdiyev ana yurdu Kazakistan’dan ayrılıp Amerikan halkının yaşamı üzerine bir belegesel çekmek için Amerika’ya ulaşır. Amerikada karşılaştıkları sonrasında amacı çok farklı şekilde değişen Borat ne kadar tezat görünse de Amerikalılar ile aynı eğretilikte bir hayat duruşu sergileyecektir.
16. yy’da altın ve El Dorado’ya ulaşma çabasındaki ufak bir İspanyol istilacı birliği içerisinde, asi Aguirre amaçları doğrultusunda komutayı eline alıp kendisinin ve yanındakilerinin kaderini belirleyecektir.
Sada efendisi ile birlikte sonunu alamayacakları bir cinsel ilişki düzenine girer. Her seferinde daha tehlikeli bir hal alan cinsel ilişkileri çifti birbirlerine daha da yakınlaştırmaktadır.
“En bakire” yarışmasını kazanan Bayan Kanada zengin bir süt kralıyla evlenir. Bayan Kanada etrafındaki dünyayı tatlılık ve anarşi ile deneyimlebilmek için evlilikten kaçacaktır.
Çocuk yaşta kistik fibroz teşhisi konan performans sanatçısı Bob Flanagan, sanatında; hayatını ve acısını, genellikle sadomazoşist uygulamalarla paylaşır.
Petrol, din, iktidar ve cemaat arayışı içerisinde kaybolmuş iki adamın çılgınlığın eşiğinde, etraflarındaki her şeyi ezip geçtikleri birbirleri ile kesişen hayatları.
1431 yılında, Jeanne d’Arc sapkın suçlamalarla yargılanmaktadır. Dini mahkeme, Jeanne’i ölüm cezasından kurtarmak ve toplumda dini bütünlüğü sağlamak için kutsal görüş iddialarını geri almaya zorlar.
Paris’te üniversite öğrencisi bir sabah uyandığında gündelik hayatına devam etmeyerek eylemsiz kalmaya karar verir. Odasından dışarı çıkmayarak kendini izole edeceği, amacının olmadığı bir hayata başlar.
Rutin ehliyet kontrolü sebebiyle çevirmeye takılan Randall Adams ve David Harris bir polis memurunun öldürülmesine sebep olacaklardır. Belgesel iki şüphelinin ve olay ile ilişkili diğer kişilerin röportajları ile konuyu irdelemektedir.
New York City yatırım bankacılığı yöneticisi Patrick Bateman, şiddetli hedonistik fantezilerini derinlemesine araştırırken alternatif psikopat egosunu arkadaşlarından gizler.
Basit bir mücevher soygunu korkunç bir şekilde yanlış gider. Hayatta kalan suçlular içlerinden birinin polis muhbiri olduğundan şüphelenmeye başlar.
Uzaylılar Dünya’ya saldırır ve korkunç “Plan 9” u harekete geçirir. Uzaylılar Dünya’nın ölülerini diriltirken, yaşayanların hayatı tehlikeye girer.
Mavi devlerin hüküm sürdüğü sürreailistik bir gezegende, domine edilen humanoidler liderlerine karşı isyan etmeye başlar.
Fritz; radikal politikler, uyuşturucu, din, sınıf bunalımları içerisinde kaybolmuştur. Tüm sıkıntılarının çözümü daha fazla seks, şiddet ve orgyden geçer.
Amerika'da X Rated olarak derecelendirilen ilk animasyon filmi. Film içerdiği göndermeler, dönemin sınıf yapısına, iktidar, militarizm, 68 kuşağı ve bir çok önemli kavramına yaptığı eleştiri/göndermeler ile kısa bir 60'lar Amerika özetidir.
Frederick Wiseman, Massachusetts Correctional Institution Bridgewater’ın hastaları ile bizi bir araya getiriyor.
Massachusetts Correctional Institution içerisinde yaşananları izinsiz şekilde dışarı sızdıran yapım 24 yıl boyunca yasaklı kalmıştır. Gösterimi sadece sağlık çalışanları ile sosyolojik ve psikoloik çalışmalar yürütenlere açık kalmıştır. Rahatsız edici ve tamamen gerçektir.
Edinburgh uyuşturucu sahnesine derinlemesine dalmış olan Renton, uyuşturucuların cazibesine ve arkadaşların etkisine rağmen hayata tutunmaya çalışacaktır.
Anna ve Mark ayrılığın eşine gelmiş evli bir çifttir. Mark ayrılıklarının sebebini araştırmaya çalışırken Anna’nın içine düştüğü histerik ve ruhsal sıkıntılar açığa dökülecek ve Anna’nın sürrealistik sorunları açığa çıkacaktır.
Korku, gerilim öğelerini en iyi şekilde harmanlayan Possesion, eşine az rastlanır sürrealistik bir kült baş yapıttır.
17. yüzyıl Fransa’sında Peder Urbain Grandier, Loudun şehrini Cardinal Richelieu’nun yolsuzluğundan korumak istiyor. Tüm şehri ele geçirecek histeri cinsel olarak bastırılmış bir rahibe tarafından büyücülük yapmakla suçlandığında ortaya çıkacaktır.
İnanç ve kült kavramları üzerine yapılmış en yıkıcı filmlerden birisi, yasaklı ve kült bir Ken Russell baş yapıtı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında İtalya’da, dört faşist dokuz erkek ve dokuz kız çocuğu alı koyarak onları yüz yirmi günlük fiziksel, zihinsel ve cinsel işkenceye maruz bıraklar.
Pasolini'nin alegorik olarak faşist sistemi eleştirdiği, görsel içerikleri sebebiyle yasaklansa da politik olarak çok daha vurucu olan baş yapıtı.
Büyücülük ve cadı kavramının Avrupa’da histerik şekilde hayat bulmasının anlatıldığı 1922 yapımı Benjamin Christensen belgeseli.
Cadılık ve şeytan üzerine shockumentary yaklaşımıyla çok şey anlatan Häxan cinsellik, işkence ve çıplaklık barındıran içeriği sebebiyle yasaklanan filmler arasında bir kült klasiktir.
Faces of Death zaman içerisinde içeriğinde yer alan ölüm ve ölü görüntüleri ile istismar sinemasının en sert filmlerinden biri haline gelir. Faces of Death parçası olduğu Mondo alt türünün de daha çok gore görüntüler ile anılmasının en önemli sebeplerinden birisi olacaktır.
Faces of Gore'dan çok daha önce yapılmış Faces of Death, içerdiği gore ve rahatsız edici görüntüler sebebiyle dünyada 40'tan fazla ülkede yasaklanmıştır.
Sadece getirdiği teknolojik yenilikler ve bunların sinemaya katkısı ile en iyi filmler arasına girebilecek The Matrix, tüm senaryonun felsefe ile iç içe geçişen yapısı, yarattığı görsel dünya ile de sinema için verilmiş en iyi eserlerden biri.
Bilgisayar hackerı Neo, kendisine gizemli şekilde ulaşan asiler sayesinde yaşamın ikinci bir katmanının olduğunu farkına varıp gerçeklere ulaşabilmek için mücadele vermeye başlayacaktır.
Marion Crane belki de hayatını değiştirmesine yetecek olan parayı uzun yıllardır çalıştığı patronun müşterisinden çalar. Kaçış yolundayken günü yorgunluğu ve çıkan fırtınayı atlatmak için tekinsiz Bates oteline sığınır.
Alfred Hitchcock'un korku-gerilim türlerine en büyük armağını. Film boyunca izleyici ile oynaması, sinemanın olanaklarını kullanması, akıldan çıkmayan sahneleri, inanılmaz sonu ile sonrasında gelen türdaşlarını şekillendiren bir film.
14 yaşındaki Antoine Doinel söylediği yalanlar, okuldan kaçamalar ve ufak tefek hırsızlıkları ile küçük bir suçlu haline gelmiştir. Ailesinin ilgisizliği, okulun tavrı ise onu yaptıklarında tetikleyen ana unsurdur. Antoine istenildiği gibi olamamaktan suçludur. Yüzleşeceği ise hayatın bundan ibaret olduğudur.
Truffaut'ın bir çocuk için tam olarak hayatın ne demek olduğunu anlama anını canlandırdığı, izleyenini özellikle son sahne ve karesi ile çelişkilere sürükleyen başyapıtı.
Charles Foster Kane’nin ölümü sırasında ağzından dökülen “rosebud” kelimesi bizi bu kelimenin sırrını araştıranlar tarafından Kane’in tüm hayatına tanıklık etmemzie sebep olacaktır. Paranın, kariyer ve iktidarın nasıl bir zindana dönüşütüğü Kane’nin sonu belli dramıdır.
Orson Welles'in yazdığı, oynadığı, yönettiği, anlatımını sinema içerisinde teknik çözümler keşfederek gerçekleştirdiği, geçişleri, kamera açıları, ışığı, sesi ile sinemanın referans noktalarından birisi.
Babasını öldürmekle suçlanan kenar mahallenin, sabıka kaydı kabarık, zenci genci için ölüm kararı vermek, 12 kişilik jüri için oldukça kolay gibi görünse de 8 numaralı jüri üyesini her şeyin akla bu kadar yatkın olması rahatsız etmiştir.
Reddetmenin bir yetkinliğe dönüştüğü, akıl yürütme ve ön yargılarınn alaşağı edildiği, karakter değişimlerinden, hareketlere, kamera açılarına kadar ders niteliğindeki Sidney Lumet erken dönem başyapıtı.
Thomas sex, müzik, uyuşturucu ve moda içerisinde kendisini kaybetmiştir. Thomas parkta yaptığı candid çekimlerin birinde bir kadın ile erkeği izlemeye alır ve fotoğraflar. Daha sonradan fotoğraflarında farkedeceği detaylar kadının bir cinayete kurban gitmiş olabileceği üzerine evrilecektir.
Antonioni'nin gerçek, şüphe, ispat, görmek, görünmek, göstermek üzerine çok fazl şey söylediği, döneminin Londra'sının ve yaşam tarzının en açık şekilde aktarıldığı ilk İnglizce filmi.
Marie ve sevgili eşeği Balthazar’ın hayatının bir çok noktada birbiri ile kesişir. Genel olarak yaşadıkları şey; hayat içerisinde sürüklenmek, psikolojik ve fiziksel şiddet altında hayatta kalmak zorunda olmak ve taşıyamayacakları yükler altına girmek zorunda kalmaktır.
Robert Bresson'ın Balthazar isimli bir eşek üzerinden öykü anlatımı yapması olarak da görülebilecek belki bundan daha çok Balthazar isimli eşeğin hayatını anlattığı filmi.
Lord Hidetora Ichimonji artık savaşamayacak ve topraklarını koruyamayacak kadar yaşlanmıştır. Çözümü topraklarını 3 oğluna pay etmekte bulur. Toprak paylaşımı işleri herkes için daha kötüye götürecektir.
Akira Kurosawa'nın William Shakespeare'in Kral Lear eseri için yorumu. Tüm görselliği, mükemmel savaş sahneleri, kostümleri, kadrajdaki hareketin hiç bitmemesi ile Kurosawa'nın en iyilerinden biri.
Johnnie Gray’in hayatının odağında iki şey vardır. Lokomotivie ve sevgili Annabelle Lee. Amerikan iç savaşının ortasında Johnnie her ikisini de kaybetmek üzeredir. Johnnie sevdikleri ve biraz da Güney Cephesi için elinden gelen her şeyi yapacaktır.
Buster Keaton'ın yönetmenliğinin ve oyunculuğunun zirvesinde olduğu filmi. Bir yandan kadın ve makineye duyulan sevgi sebebiyle yapılan erkeklik vurgusu, Güney Cephesinin yanında görünme yer alınması, çekimlerde yapılan oyunlar, köprü patlatma sahseni ile unutulmayacak bir klasik.
Deliliğinin uç sınırlarına az bir mesafede duran taksi sürücüsü Travis’in küçük bir hayat kadını için beslediği duyguların pik yapması ile içerisindeki Vietnam gazisini çıkartıp masum Amerikan toplumu üzerine salmasını konu eden Scorsese filmi.
Martin Scorsese'nin benzersiz stil ve yaklaşım ile insan olmanın yükünü omuzlarımıza yüklediği filmi. Kült haline gelmiş sahneleri, Robert De Niro'nun mükemmel oyunculuğu, öykünün başından sonuna kadar izleyicinin içine işlenen delilik ve Amerikan Rüyasının kabusa evrilişi ile benzersiz bir başyapıt.
Gezegenimizi kurtarmak için uzay araçları ile dünyaya inen Murat ve Ali, canavarlar ve yaratıklarla hepimizin geleceği için amansız bir mücadeleye girişecektir.
Arkasındaki fikir, cüretkarlığı, cesareti, denemeleri, ardı gelmeyen mesaj kaygısı, Star Wars'tan tüydürme kesitleri, efektleri, oyunculuğu, kostümleri... Kısacası görünen ve duyulan her şeyi ile başlı başına bir kült.
Cemiyet hayatını sonuna kadar yaşamayı hakeden sosyetik bir grup; eşleri, mücevherleri, şık giysileri ve tüm egoları ile geceyi geçirmek için bir malikhanede toplanırlar. Fakat onları malikhanede tutan başka bir şey vardır; aşılamayan sınırlar.
Luis Buñuel'in cemiyet hayatını alt üst edip içini dışını açık ettiği sürrealizmin sınırlarında dolanan muhteşem filmi.
Maximillian Cohen evrenin ve varoluşun sırrını matematik ile arayan bir yeni yetme bir dahidir. Evrenin sırrı için bulacağı çözüm büyük soruları cevaplandırabileceği gibi hayatı ve belki ekonomiyi manipüle edebilmek için de bir araç haline gelecektir.
Darren Aronofsky'nin ilk film ile sinemaya yapılabilecek en iyi girişlerden birini sergilediği, matematik, sistem ve hayat üzerine çok fazla şey içeren atmosfer filmi.
Asosyal Carrie hayatının en büyük şansını yakalamıştır. Toplum içerisine karışabileceği mezuniyet törenine okulun en yakışıklı erkeği ile katılacaktır. Dindar annesi Carrie’yi günahlarla dolu bu geceden esirgemeye çalışsa da Carrie geceyi herkes için unutulmayacak bir deneyime çevirecektir.
Gerilimin her saniyesinde tepeye doğru taşındığı, muhafazakarlık, gençlik ve okul hayatının acımasızlaşağı sınır çizgileri üzerine keskin bir anlatım.
Savaşa giden Kichi’nin eşi ve annesi açlıktan kırılmaktadır. İkili açlıktan ölmemek için savaştan kaçan samuray ve askerlerin eşyalarını ele geçirip satmaktadır. Ta ki oğul/eş Kichi’nin yakın arkadaşı sağ olarak savaştan dönüp Kichi’nin eşine sarkıntı olmaya başlayıncaya kadar.
Savaşın ardından geride kalanlara dair en etkileyici yapımlardan biri. Kısıtlı olanak ile Kaneto Shindô'nun yarattığı atmosfer ve karakter dinamikleri filmi başyapıt seviyesine taşıyor.
Kaneda kaçırılan ve devletin gizli projesine dahil edilen arkadaşı Tetsuo’nun peşine düşmüştür. Bu takip ile Kaneda; politikacılar, bilim adamları, aktivistler ve askeriye ile birlikte Tokyo Olimpiyat stadında gerçekleşecek olan son mücadelenin parçası olacak, gizli proje Akira’nın sırlarını öğrenecektir.
Tüm zamanların en iyi animeleri arasında yer alan Akira, post nükleer savaş ile ilgili öngörüleri önümüze seriyor.
Divine “yaşayan en pislik insan” ünvanına sahiptir. Bu ünvana ortak olmaya çalışan ve bunun için çocuklara uyuşturucu satıcılığından, tecavüzleri sonucunda doğan çocukların satılmasına kadar bir çok pis işe bulaşan Connie ve Raymond çifti Divine’ı daha da kötü olması için tetikleyecektir.
John Waters'ın galeyana getirecek şekilde biçimlendirilmiş, karakterleri, öyküsü ve çekim şekliyle izleyicinin baş belası olan filmi.
Donnie Darko; ailesi, okul arkadaşları, öğretmenleri ve diğer herkes ile anlaşmazlık içerisinde olan bir lise öğrencisidir. Onu tek anlayan kendisi ile çıkma teklifini kabul eden kız arkadaşı Gretchen’dir. Donnie’nin aynı zamanda kendisine ara sıra görünen ve dünyanın sonunun geldiğini sürekli olarak tekrarlayan Frank isimli dev bir tavşan arkadaşı da vardır.
Richard Kelly'nin ilk uzun metraj filmi olmasının yanında en iyi filmi. Bir gencin yaşayabileceği bir çok sıkıntıya toplum eleştirisi ile birlikte fantastik şekilde getirilmiş bir yorum.
Johnny nişanlısı Lisa ile aynı evde yaşamaktadır. İş hayatı çalkantılı olsa da etrafında bir çok sevdiği insan ve dostu vardır. Ve hepsinden önemlisi biricik Lisa her zaman yanındadır. Lisa evliliklerine kısa bir süre kala Johnny’den sıkılır ve ilginç şekilde nişanlısını en yakın arkadaşı ile aldatmaya karar verir.
The Room teknik ve öykü açısından olmaması gereken her şeyin tek tek gerçekleştiği, izleyicisini sinir veya gülme krizi arasında oynak bir noktada konumlandıran absürt kült.
Diğerleri gibi isimsiz bir ofis çalışanı, sistemin içerisinden ve sıkıcı hayatından kaçışı kanser destek gruplarına katılarak arar. Fakat asıl çözümü ve değişimi bir iş seyahatinde karşılaşacağı sabun satıcısı olan Tyler’ın liderlik ettiği dövüş kulübüne katılarak bulacaktır.
Milenyumun girişinde tüm insanlığın suratına çarpılan, tarihin en açık kapitalizm, sistem ve birey eleştirilerinden biri olarak kısa zamanda modern klasikler arasında yerini alan bir başyapıt.
Nazi Almanyası’nın Rusya’nın içerisine doğru genişlemeye çalışması ile Rus köylerinde meydana gelen katliamlara şahitlik eden Florya Gaishun’ın mucizevi hayatta kalma hikayesi.
Dönemin bölgesel psikolojik ve sosyolojik yapısının analizine dönüşen, neredeyse her sahnesiyle ses, müzik ve görsel olarak benzersiz şekilde seyircisini ele geçiren Elem Klimov başyapıtı.
Hiroşima’da film çekiminde bulunan Fransız bir aktrist ile Japon bir mimarın; savaş, ölüm ve atom bombası etkisindeki hafızaları ile birlikte yaşamaya çalıştıkları ilişkileri hakkında
An, anı, unutma, hatıra, özlem... Lui ile tanışmasının ardından Elle'nin histerik şekilde çağırdığı krizi ve döngüyü kırma çabası.
Ekonomik bir çıkmazın içerisinde olan kuklacı Craig yeni girdiği sevimsiz işinin ofis katında, film yıldızı olan John Malkovich’in kafasına açılan bir portal keşfeder. Bu keşif herkes için açık bir yıkıma dönüşecektir.
"Sıradan" insanların "özel" John Malkovich'in beynine açıldığını farkettikleri bir portalden geçerek yaşadıkları değişimin özgün öyküsü.
Dr. Jekyll belki de her insanın yaşaması gereken bir çelişki içerisindedir. Kendi iyi yanı ve kendi kötü yanı. Dr. Jekyll daha iyi bir insan olma yolunda bu çelişkiye bir son vermek ister ve kötü yanını yaptığı çalışmalar sonunda iyi yanından ayırmayı başarır. Ortaya çıkan Mr. Hyde’dır.
Arzuları arasında sıkışmış olan Dr. Jekyll'nin çalışmalarının sonucunda ulaştığı tek çözüm yolu, çözümsüzlüğümüzü farketmemizin en açık ispatı olacaktır.
Alphonse’nun tek komşusu olan polis şefi Morvandieu ve eşinin katili ile yaşadığı gerçek dışı ve aynı zamanda sürekli olarak evrilmeye gebe olan hikayeleri.
Öykü yapısını tam olarak kaybetmeden sebep sonuç ilişkisini bozan, "kadın"ın defalarca katman katman imgeleştiği, tekinsizliğin ve öngörülerin çöküşünün pik yaptığı Buffet Froid.
Barbar denilebilecek kadar suçun ve şiddetin içerisinde artık görünmez hale gelmiş Albert tavırlarıyla eşi Georgina’yı kendisinden uzaklaştırmaktadır. Georgina ise tüm risklere rağmen çoktan eşinin negatifi niteliğinde olan Richard’ı gözüne kestirmiştir.
Peter Greenaway'in bir Caravaggio tablosunu boyar gibi inşa ettiği, öykü ve görüntünün üzerinde karanlığın her renginin ışıldadığı mükemmel sonu ile devleşen eseri, narsizm, burjuvazi, erotizm, oburluk, intikam deposu.
Bir hayvanat bahçesi ziyareti sırasında Lionel Cosgrove’un annesini lanetli Sumatran maymununun saldırısına uğrar. Konu en başta çok önemsenmese de anne Vera’nın hastalığı gittikçe kötüleşir ve etraftakilere yayılmaya başlar. Lionel Cosgrove’un durumu kurtarmak için ilaçlardan çok daha fazlasına ihtiyacı vardır.
Peter Jackson'ın tüm kabiliyetini sergilediği, sinemanın alt türlerine bıraktığı en büyük mirası. Gore filmlerin toplum yapısını en iyi eleştireni.
Hapse atılan Riki-Oh Saiga, kısa süre içerisinde hapishanedeki çetelere ve onlara yaptıkları haksızlıklar için çanak tutan hapishane yönetimine haddini bildirecektir.
Kısa zamanda kült statüsüne yükselmiş, kendine has atmosferi ve karakterleri ile görülebilecek en gore filmlerden bir tanesi.
Max Renn pek de hoş olmayan içeriklere yer verilen küçük bir tv kanalını yönetmektedir. Yeni içerik arayışı içeirisinde Videodrome’u keşfeder ve kullanmak ister. Fakat hükmeden Max değil, Videodrome olacaktır.
David Cronenberg yaklaşımı ile insan vücudu üzerinden, medyanın bizi sürekli olarak cezbeden yıkımı.
Potemkin isimli Çarlık zırhlısı içerisinde bulunan askerlerin bir çok sıkıntının yanı sıra bir de yemek sıkıntısı çekmesinden çıkan bir isyanı konu almaktadır. Askerler artık daha fazla bozuk yemek yememek için ayaklanırlar, yemek yemeyi reddederler. Bu durum komutanları tarafından askeri teamüllere uygun(!) şekilde cezalandırılmak istenir. Ve sıkıntı sahil halkını daiçine alacak…➝
Teknik aşırtmaları ile birlikte sinemaya yön veren, propoganda sinemasının en iyi örneği. Kurgudan, kesmeye Sergei Eisenstein sinemayı yeniden keşfettiği eseri.
Çok yakında evlenecek olan Brad ve Janet çok da tekin olmayan güzergahlarında araçları ile birlikte seyrederken yolda kalırlar. Yardım aramak için başvurdukları yer ise dünyadan uzak fakat kendisi tek başına bir dünya olan Tim Curry’nin inanılmaz oyunculuğuyla canlandırdığı Dr. Frank-N-Furter kendi tabiriyle transseksüel Transilvanya’nın tatlı travestisinin şatosudur.
Transseksüel Transilvanya’nın tatlı travestisi; şatosunun kapılarını, arzularının kölesi olan herkes için açıyor.
Nada günlük yaşantısına ekmeğinin peşinde koşan bir inşaat işçisidir. Bir gün taktığı bir gözlük ile içinde bulunduğumuz sistemin çözümünü görmeye başlar. Ve hiç vakit kaybetmeden sistemin istilasına ve istismarına karşı hepimiz için mücadele etmeye girişir.
John Carpenter'ın agresif sinema yaklaşımının alegorik öykü yapısı ile birleşmesi sonucunda, sistem eleştirisinin uç noktalara taşındığı klasik bir kült.
Monty Brogan’ın hapse girmeden önceki son gününe tanıklık ederiz. Son gününü vedalaşmak ve hapse hazırlık için kara vermiş Monty aynı zamanda hapse girişine sebep olan hataları da sorgulamaktadır. Bu sorgu tabi ki öykünün ve Spike Lee’nin kabiliyetleriyle hepimize iner.
Monty'nin dramı, Şehir karakter bütünleşmesi, günümüz insanının analizi, telkinlerin anlamsızlığı ve hesaplaşma üzerine.
Yıllardır haberleri sunan Bay Beale, haberlerin insanların kafalarındaki büyüklük ile gerçekteki küçüklükleri arasında sıkışmıştır. Beale kariyerin mutlak zirvesindedir. Beale, yalan söylemekten sıkılmış ve tüm dünyaya gerçekleri haykırmak için patlamaya hazır bir bomba gibidir.
Haber sunuculuğundan, reddetmenin ve karşı çıkmanın televizyondaki şeyhliğine evrilen Beale'in, hepimizi ilgilendiren imgesel intiharını konu alan Network Sidney Lumet'İn en iyilerinden.
kendi küçük çetesinin sadist lideri olan Alex, etrafa korku ve terör salmaktadır. Alex polisler tarafından yakalanır ve hapsedilir. Hapisteki iyileşen tavırları ile kendisine reddedemeyeceği bir teklif yapılır. Deneylerde kobay olmayı kabul ederse tahliye edilecektir. Alex sonunda kişiliğine saldırıya dönüşecek kobaylık deneyimi için “evet” cevabını verecektir.
Malcolm McDowell'ın mükemmel oyunculuğu ile canlandırılan Alex karakteridir A Clockwork Orange'a konu olan. Konu olan iç güdülerimiz ve içinde yer bulmaya çalıştığımız dünya ile yaşadığımız çelişkilerimizdir. Özgürlüğün bedelidir veya özgürlüğün sınırlarıdır belki de izlediğimiz. Kubrick şaheseri defalarca izlenmeyi hak eder.
Erika Kohut bir piyano öğretmenidir. Annesi ile yaşan Erika, aynı zamanda sex üzerine farklı saplantılar taşımaktadır. Öğrencisi Walter, Erika’nın dikkatini çeker. Çift birbirlerine karşı olan duvarlarını yıkarak kısa sürede fantazilerini açık etmeye başlayacaklardır.
Bir piyano öğretmeninin dramıdır filme konu olan. Yönetmenin ve sinema üzerideki etkinliğinin belki de daha doğrusu yönetmen sinemasının önemi gözler önüne serilir. Haneke batı toplumunun kendi zırvaları içerisinde boğulmasını bizlere ulaştırır.
Grup isminin bulunmasından, sonu gelmeyen mübalağlara, grup elemanlarının ölüm hikayelerinden, ekipman saplantılarına, yaşanan menajer krizlerinden tüm headbanger ahmaklıklarına kadar hepsi için This is Spinal Tap.
Rock, metal, punk ve benzer alt türlerde yer alan grupların geçmişlerine biraz hakim olanların kesinlikle sayısız gönderme bulabileceği bir mockumentary.
Sirk trapez sanatçısı Cleopatra yine sirkte çalışan cüce Hans’a karşı ilgili duymaktadır. Bu ilgilisi çok kabul görmese de evlilik planları tüm hızıyla sürmektedir. Evlilik yemeğinden hemen önce Cleopatra ilişkisi ve asıl duyguları ile ilgili fikirlerini diğerleri ile paylaşma hatasına düşecektir.
Çekildiği dönem düşünüldüğü önemi daha fazla anlaşılacak bir kült. Üzerlerinden ve aslında özürlerinden para kazanılan bir grup ucube olarak nitelendirilenin aslında film ile gerçeğe dönüşen hikayesi. Sinemanın ve gerçeğin görmek isteyenler en açık ve acı verici sorgulama alanlarından sadece biri.
James Ballard geçirdiği tarifk kazasının ardından, trafik kazalarına saplantılı şekilde tutkun ve bunu fetiş öğesine çevirmiş kişilerden oluşan bir alt kültür topluluğunu keşfeder. Geri kalan bolca metal, motor, kan ve spermdir.
David Cronenberg'ün marifetiyle insanın yeni bir form arayışının, agresif ve yaratıcı şekilde resmedilmesi.
Amatör film ekibi, acımasız bir katil aynı zamanda zorba bir hırsız olan Ben’in günlük yaşantısını filme almaya başlar. Ben bir yandan hayata yaklaşımını ekibe anlatırken bir yandan da hırsızlığa ve insanları katletmeye devam eder. Kısa sürede film ekibi gördükleri karşısında amaçlarından kopmuş ve Ben’in hükmü altına girmiştir.
Fransız 3 sinema öğrencisi; Rémy Belvaux, André Bonzel ve Benoît Poelvoorde'nin yazıp, yönetip, oynadığı Man Bites Dog içerdiği şiddet öğeleri, sınır tanımayan mizah anlayışı ile çok kısa sürelerde kült statüsüne yükselmiştir.
Sadomazoşist yakuza kiralık katil Kakihara, kaybolan patronunu aramaktadır. Kakihara’nın yolu Ichi ile kesişir. Ichi ise Kaihara’yı aratmayacak psikopatlıkta, soğukkanlı ve aynı zamanda kişisel bölünme sıkıntıları içerisindeki bir başka katildir.
Takashi Miike'nin rahatsızlık edicilikte sınırları zorlayan marifeti. Doğrudan işkence sahnelerine kadraj dışından değil birebir maruz kalacağınız bir film. Bölünen, parçalanan vüdutlar, fışkıran kanlar, kopan uzuvların filme kattığı değer göz ardı edilemez.
2001: A Space Odyssey, varoluşa ve yokoluşa, yaşam ile ölüme, bilinç ve zamana dair yığınla neden ve nasıl sorusu barındırmaktadır. Kendisinden sonra çekilmiş ve öne çıkmış uzay, yapay zeka, bilinç, varoluş konulu filmlere azımsanmayacak referans teşkil etmektedir.
Sinema tarihinde ancak Stanley Kubrick tarafından ulaşılabilmiş uzay atmosferi. Boşluklar, hareket-durağanlık, ses-sessizlik ve müzik ile teknik açıdan mükemmel şekilde çözümlenmiş sahneler.
Kral Arthur yuvarlak masa şovalyeleri ile birlikte ve tabi ki tanrının rehberliğinde Kutsal Kase’yi aramak için yola çıkar. Amansız ve garipliklerle dolu engelleri aşmak ise sanılandan daha zorlayıcı olacaktır.
Tüm Monthy Phython serisi filmleri gibi hedefine doğrudan ulaşmayı tercih etmiş bir başyapıtla karşı karşıyayız. Sorgulamanın; politikadan dogmalara, cinsellikten dine, hiyerarşiden kahramanlığa kadar bir çok kavram ile bir araya getirildiği fantastik komedi filmlerinin belki de en iyisi.
Eski ve lüx otel içerisinde bir adam evli ve güzel bir kadını, eşinden ayırıp kendisi ile birlikte oradan uzaklaşmaya ikna etmeye çalışmaktadır. Kadını ikna etmeye çalışırken elindeki geçerli tek gerekçe geçen yıl yine aynı otelde yaşadıkları -veya belki de yaşamadıkları- hatırlarından ibarettir.
Atmosferin, imgelerin, hareket ve zamanın hüküm sürdüğü bu klasik; sinemanın düşünsel gücünün ve diğer sanat formlarına göre anlatım kapasitelerinin çeşitliliğinin ispatı niteliğinde.
Siyahi bir Amerikan olan Ghost Dog mafyalara hizmet veren kiralık bir katildir. Kendisine rehber edindiği samuray öğretilerini içeren Hagakure kitabı Ghost Dog’a mafya ile ters düşmesine sebep olacak prensipler kazandırmıştır.
Çelişkilerin harmanlanıp anlatım yöntemine dönüştüğü, Tsunetomo Yamamoto’nun Hagakure'sinin öykünün ana yapısını oluşturduğu, Jim Jarmusch'un en iyi filmlerinden biri.