Memories (Memorîzu) (1995) – Kôji Morimoto
Boşlukta gül şeklinde yer alan sürrealistik bir yapı, kendisini koku bombasına dönüştüren bir araştırma görevlisi ve yaşamı amacını mekanikleşerek yitirmiş toplumdan oluşan koca bir şehir.
Boşlukta gül şeklinde yer alan sürrealistik bir yapı, kendisini koku bombasına dönüştüren bir araştırma görevlisi ve yaşamı amacını mekanikleşerek yitirmiş toplumdan oluşan koca bir şehir.
Bir adam, hatırlayamadığı bir eşi ve kabus gibi bir dünyayı içeren geçmişinin hatıralarıyla mücadele eder.
Japonya’da sivil savaş hüküm sürerken güçlü bir derebeyi hayatını kaybeder. Derebeyinin yöneticileri yoksul bir hırsızı derebeyi öldükten sonra derebeyinin yerine getireceklerdir.
Sorunlu bir rock yıldızı olan Pink, yaşadığı zorluklar üzerinde temellendirerek yarattığı fiziksel ve sosyal izolasyonunun ortasında deliliğe doğru ilerlemektedir.
İşçi sınıfı ile şehir planlamacıları arasında keskin şekilde bölünmüş fütüristik şehirde, kentin kurucusunun oğlu, bir kurtarıcının gelişini öngören işçi sınıfı peygamberine aşık olacaktır.
Polis memuru, Tequila bir çatışmada kaybettiği partnerinin peşindensilah kaçakçılarının peşine düşmüştür. Kaçakçıların içine sızmak isterken kendisini iki farklı örgütün çatışmasının içinde bulacaktır.
Mickey ve Mallory yolculuklarına ve hayatlarına doğumlarından itibaren kendileri ile birlikte olan öldürme iç güdüsünün dışavurumu ile devam ederler. Arkalarında bir yığın ölü ve medyaya bolca malzeme bırakarak yol alırlar.
Şiddet saçan bir gangster yaptığı hata sonrasında, eski bir rock yıldız olan Mick Jagger’ın bohem evinde mafyadan saklanmaktadır. Adapte olmaya çalıştığı yeni yaşam şekli yeni hatalara sebep olacaktır.
İki genç, dul anneleri ile birlikte yeni bir kasabaya yerleşirler. Çok zaman geçmeden etraflarında gerçekleşen faili meçhul cinayetler ve kendilerininden sonradan dail olacakları toplumdan kopuk bir yaşantı içerisindeki gençler dikkatlerini çekecektir.
Brooklyn’in Bedford-Stuyvesant, siyahilerin çoğunlukta olduğu mahallede yılın en sıcak gününde, nefret ve bağnazlığın alevlenip şiddete dönüşmesi öncesinde herşey oldukça olağandır.