KültAlt

Six et demi onze (1927) Jean Epstein

“Six et demi onze” (6,5:11), Jean Epstein’in yönettiği 1927 yapımı sessiz bir filmdir. Film, kırsal Fransa’da geçen bir hikayeye odaklanır. Ana karakter olan Martine, çiftlikte çalışan bir kızdır. Hayatı, beklenmedik bir şekilde zengin bir aile ile tanışması sonrası değişir. Ancak, Martine’in geçmişiyle ilgili bazı gerçekler, onun yeni hayatını tehlikeye atar. Film, zengin ve yoksul arasındaki sosyal farklılıkları, aşkı, dürüstlüğü ve hayatta kalma mücadelesini ele alır.

The Three-Sided Mirror (1927) Jean Epstein

“The Three-Sided Mirror” (Üçgen Ayna), Jean Epstein’in yönettiği 1927 yapımı bir dram filmidir. Film, bir sanatçı olan Claude’un üç kadınla olan ilişkisini konu alır. Claude, hem eski sevgilisi Lucie’ye hem de iki yeni kadına, Rosita’ya ve Perla’ya ilgi duymaktadır. Bu üç kadın arasındaki ilişki, Claude’un sanatsal ilhamını ve hayatını etkiler. Film, aşk, sanat ve kadın figürlerinin ele alınmasının yanı sıra, görüntü, müzik ve ruh halleri gibi kavramları da kullanarak deneysel bir yaklaşım sergiler.

Napoleon (1927) Abel Gance

Abel Gance’ın yönetmenliğini yaptığı “Napoleon” filminin öyküsü, Fransız İhtilali ve Napolyon Bonapart’ın yükselişi dönemini anlatıyor. Film, Napolyon’un gençliğinden başlayarak İtalya’da zaferleri, Mısır seferi, hükümdarlığı ve sonunda yenilgisiyle sonuçlanan Waterloo Savaşı’na kadar hayatının önemli dönüm noktalarını ele alıyor. “Napoleon”, sinema tarihinde birçok yenilikçi tekniği içeren önemli bir epik film olarak kabul ediliyor. Bunlar arasında üçlü ekranda gösterim, renkli sekanslar, hızlandırılmış ve yavaşlatılmış çekimler gibi teknikler yer alıyor.

Nerves (1919) Robert Reinert

“Nerves” (1919), I. Dünya Savaşı’nın sonlarında, bir Alman kasabasında geçen bir dram filmidir. Film, bir demiryolu istasyonunda çalışan işçilerin, sevgi, ihanet, intikam ve trajedi dolu hayatlarına odaklanır. Filmde, toplumsal ve psikolojik gerilimler, kişisel çatışmalar ve sınıfsal farklılıklar gibi temalar ele alınır. “Nerves”, döneminde oldukça etkileyici ve yenilikçi bir film olarak kabul edildi ve Robert Reinert’in yönetmenliğiyle, doğaçlama oyunculuk, montaj ve atmosferik görüntülerle dolu bir sinematik deneyim sunar. Filmin orijinal müziği ise, ünlü besteci Giuseppe Becce tarafından bestelendi.

Nosferatu (1922) F.W. Murnau

“Nosferatu” (Nosferatu: Bir Sinfoni Mefistofelesinde), 1922 yılı yapımı bir Alman korku filmidir. Film, Bram Stoker’ın Drakula romanına dayanarak yapılmıştır. Hikaye, genç bir emlakçının, Hutter’ın, Transilvanya’ya gitmesi ve orada karşılaştığı Kont Orlok adlı gizemli bir vampirin peşine düşmesini konu alır. Hutter, Orlok’un kasabasına gelmesiyle bir dizi ürkütücü olayla karşılaşır. Film, sürükleyici atmosferi ve Murnau’nun deneysel sinema teknikleri ile tanınır ve Alman Ekspresyonist sinemasının önde gelen örneklerinden biridir.

Phantom (1922) F.W. Murnau

“Phantom” (Fantoma), 1922 yılında çekilen bir Alman sessiz filmidir. Film, Londra’da bir tiyatroda çalışan genç bir kadın olan Lorenzi’nin, sahne işçisi olan Erique adlı bir adamın takıntılı aşkına karşı mücadelesini konu alır. Lorenzi, Erique’nin takıntılı tutumlarından kurtulmaya çalışırken, gizemli bir şekilde ortadan kaybolan birkaç kişinin ardındaki gerçeği öğrenir. Film, F.W. Murnau’nun görsel zenginliği ve deneysel sinema teknikleri ile dikkat çeker ve Alman Ekspresyonist sinemasının önde gelen örneklerinden biridir.

Le Jour Se Leve (1939) Marcel Carné

Le Jour Se Leve, Marcel Carné tarafından yönetilen 1939 Fransız dram filmidir. Film, bir adamın bir suikastın ardından polisle yüzleşmesini konu alıyor. Filmde flashback teknikleri kullanılarak, ana karakterin nasıl suça sürüklendiği açıklanıyor. Bu esnada, bir kadına olan sevgisine ve suç ortağına olan sadakatine tanık oluyoruz. Film, aşk, intikam ve trajedi gibi temaları ele alırken, aynı zamanda Fransa’nın toplumsal yapı ve adalet sistemi gibi meselelerini de tartışır.

Lumière d’été (1943) Jean Grémillon

“Lumière d’été”, üç karakterin etrafında dönen bir aşk üçgenini anlatıyor. Güzel bir şatoda gerçekleşen bir tatilde tanışan Claire ve André, tutkulu bir aşk yaşamaya başlarlar. Ancak André’nin nişanlısı Christiane da şatoya gelince, işler karışır. Aşk üçgeni içindeki karakterler, arzuları ve ilişkileri hakkında düşünmeye ve kendilerini sorgulamaya başlarlar. Film, romantizm ve gerçekçilik arasında bir denge oluşturan, yavaş tempolu ve atmosferik bir dramadır.

The Giant Claw (1957) Fred F. Sears

“The Giant Claw” 1957 yapımı bir korku-bilimkurgu filmidir. Hikaye, bir bilim adamının beklenmedik bir şekilde dev bir kuş benzeri yaratığın varlığını keşfetmesiyle başlar. Yaratık, Amerika Birleşik Devletleri’ni tehlikeye atarak yol boyunca korku ve yıkıma neden olur. Başrolde, yaratığı durdurmak için çalışan bir bilim adamı ve bir gazeteci yer alır. Filmin özgün senaryosunda, devasa kuş benzeri yaratığın yeryüzüne geliş sebebi ve nedenleri açıklanmaktadır.

Thelma & Louise (1991) Ridley Scott

“Thelma & Louise” Ridley Scott tarafından yönetilen bir aksiyon-macera filmidir. İki kadın, Thelma ve Louise, sıradan yaşamlarından kaçarak bir yolculuğa çıkarlar. Ancak, bir kargaşa sonrasında beklenmedik bir cinayet işleyerek polisten kaçmaya başlarlar. Şimdi, birbirlerine tutunarak hayatta kalmak ve özgürlüklerini korumak için zorlu bir mücadeleye girerler. Susan Sarandon ve Geena Davis, başrolleri paylaştığı bu filmde güçlü bir kadın dayanışması örneği sergilemektedirler.