KültAlt

Le Jour Se Leve (1939) Marcel Carné

Le Jour Se Leve, Marcel Carné tarafından yönetilen 1939 Fransız dram filmidir. Film, bir adamın bir suikastın ardından polisle yüzleşmesini konu alıyor. Filmde flashback teknikleri kullanılarak, ana karakterin nasıl suça sürüklendiği açıklanıyor. Bu esnada, bir kadına olan sevgisine ve suç ortağına olan sadakatine tanık oluyoruz. Film, aşk, intikam ve trajedi gibi temaları ele alırken, aynı zamanda Fransa’nın toplumsal yapı ve adalet sistemi gibi meselelerini de tartışır.

Thelma & Louise (1991) Ridley Scott

“Thelma & Louise” Ridley Scott tarafından yönetilen bir aksiyon-macera filmidir. İki kadın, Thelma ve Louise, sıradan yaşamlarından kaçarak bir yolculuğa çıkarlar. Ancak, bir kargaşa sonrasında beklenmedik bir cinayet işleyerek polisten kaçmaya başlarlar. Şimdi, birbirlerine tutunarak hayatta kalmak ve özgürlüklerini korumak için zorlu bir mücadeleye girerler. Susan Sarandon ve Geena Davis, başrolleri paylaştığı bu filmde güçlü bir kadın dayanışması örneği sergilemektedirler.

Top Secret! (1984) Jim Abrahams, David Zucker, Jerry Zucker

“Top Secret!” bir müzikal-komedi filmidir. Amerikalı rock yıldızı Nick Rivers, Doğu Almanya’da düzenlenen bir müzik festivaline davet edilir. Ancak kendisini casusluk faaliyetleri ve aşk maceraları içinde bulur. Film, 1950’lerin ve 60’ların Amerikan rock and roll kültürünü ve Nazi Almanyası’nı hicvediyor. Filmin ana konusu, Amerikan rock’n roll’unun Doğu Almanya’da propaganda aracı olarak kullanılmasıdır. Ancak filmin hikayesi genel olarak birçok farklı komik sahne içerir ve mizahı slapstick türüne benzer.

Tower (2016) Keith Maitland

Tower, 1966 yılında Austin, Teksas’ta gerçekleşen bir okul çatışması sırasında yaşananları anlatan bir belgesel drama filmidir. Film, öğrencilerin ve öğretmenlerin açık hedef haline gelen bir kuledeki keskin nişancı tarafından saldırıya uğradığı olayları yeniden yaratır. Film, olayların hayatta kalanları ve kurtulanları tarafından anlatılan gerçek hikayelere dayanmaktadır. Film, olayların anlatımında animasyon, canlı aksiyon ve arşiv görüntülerini birleştirerek, izleyiciye derin bir anlam ve etki bırakmaktadır.

To Kill a Mockingbird (1962) Robert Mulligan

To Kill a Mockingbird, Alabama’da 1930’ların ortasında geçen, bir çocuğun gözünden ırkçılık ve adalet sistemi hakkında bir hikayedir. Scout Finch adlı küçük bir kız çocuğu, babası Atticus Finch’in, bir siyah adamın tecavüz suçlamasıyla yargılandığı bir davayı üstlenmesiyle, hayatının dönüm noktasına gelir. Atticus, adalet ve dürüstlük için mücadele ederken, Scout ve kardeşi Jem, ırkçılıkla yüzleşir ve yaşadıkları toplumda adaletsizlikle karşı karşıya kalır. Film, Harper Lee’nin Pulitzer ödüllü romanına sadık kalırken, ırkçılık, adalet, insan hakları, eşitlik ve önyargı gibi temaları ele alır. Aynı zamanda Scout’un ve Jem’in büyüme hikayelerine odaklanırken, insanlık ve empati gibi temel insan değerlerine de vurgu yapar.

The Lower Depths (1936) Jean Renoir

The Lower Depths, Maxim Gorky’nin aynı adlı oyunundan uyarlanmıştır ve bir grup yoksul insanın hayatlarını anlatır. Film, bir pansiyonda yaşayan insanların hayatlarını ve aralarındaki ilişkileri anlatır. Yoksulluk, umutsuzluk, suç, sevgi ve insanlık gibi temaların ele alındığı film, insan doğasını ve insanların birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduklarını anlatır. Filmde, Fransız sinemasının o dönemdeki önemli oyuncularından Jean Gabin ve Jules Berry gibi isimler yer almaktadır.

The Cabinet of Dr. Caligari (1920) Robert Wiene

“The Cabinet of Dr. Caligari” (Dr. Caligari’nin Muayenehanesi), 1920 yılında çekilen bir Alman sessiz filmidir. Film, bir hipnotizmacının bir fuarda sergilediği son derece tuhaf bir adamı kontrol altına alması sonucu ortaya çıkan olayları konu alır. Caligari’nin kontrolündeki adam, bir dizi cinayet işlemeye başlar ve filmin ilerleyen bölümlerinde gerilim ve gizem artar. Filmin dikkat çeken özellikleri arasında, unutulmaz mimari tasarımı ve karakterlerin tuhaf makyajları yer alır. “The Cabinet of Dr. Caligari”, Alman Ekspresyonist sinemasının en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir.

The Captive (2014) Atom Egoyan

Atom Egoyan’ın yönetmenliğini yaptığı “The Captive”, 8 yaşındaki Cassandra’nın kayboluşunun ardından bir ailenin çöküşünü anlatıyor. Ebeveynlerin kayboluşu hakkında yıllarca süren araştırmalarının ardından, polisler yeni bir ipucu keşfederler ve olayı çözmek için yeniden harekete geçerler. Ancak, birbirinden kopuk hikayeler bir araya geldikçe, sırlar açığa çıktıkça ve gerçekler ortaya çıktıkça, aile sarsıcı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır.

Pépé le Moko (1937) Julien Duvivier

Pépé le Moko, Cezayir’de bir suçlunun hikayesini anlatan bir Fransız filmidir. Hırsızlık yapan Pépé le Moko, polisten kaçmak için Cezayir’in ünlü Casbah bölgesinde saklanır. Burada, yerel halk arasında efsanevi bir figür haline gelir ve halkın sevgisini kazanır. Ancak, güzel bir kadına aşık olması ve polisin onu yakalamak için baskın yapmasıyla kaçamayacağı bir çıkmazda kalır. Film, aşk, yalnızlık, özlem ve suçun doğası gibi temaları işlerken aynı zamanda Cezayir kültürünü ve yaşam tarzını da gözler önüne sermektedir. Charles Boyer’in başrol oynadığı film, Fransız sinemasının klasiklerinden biridir.

Port of Shadows (1938) Marcel Carné

“Port of Shadows” (Le Quai des brumes) Marcel Carné’nin yönettiği bir Fransız filmidir. Film, liman kasabası Le Havre’da yaşayan bir askerin burada bir kadınla tanışmasını ve ona olan aşkını anlatır. Ancak aşkları, kasabanın yerlileri ve çevresindeki serseriler tarafından engellenir. Film, 1930’larda Fransa’da popüler olan “poetic realism” akımına örnek gösterilir ve görsel anlatımı, atmosferik sahneleri ve oyunculuk performanslarıyla dikkat çeker.