The Hill (1965) – Sidney Lumet
Kuzey Afrika’da bulunan bir askeri hapishanede tutsak olan askerlerin, otoritenin tüm yok etme ve kişiliksizleştirme yöntemlerine rağmen ayakta kalma mücadelesi içerisnde varlıklarını sürdürmeye çalışmaları.
Kuzey Afrika’da bulunan bir askeri hapishanede tutsak olan askerlerin, otoritenin tüm yok etme ve kişiliksizleştirme yöntemlerine rağmen ayakta kalma mücadelesi içerisnde varlıklarını sürdürmeye çalışmaları.
Monty Brogan’ın hapse girmeden önceki son gününe tanıklık ederiz. Son gününü vedalaşmak ve hapse hazırlık için kara vermiş Monty aynı zamanda hapse girişine sebep olan hataları da sorgulamaktadır. Bu sorgu tabi ki öykünün ve Spike Lee’nin kabiliyetleriyle hepimize iner.
Sam Lowry iş hayatına hem psikolojik hem de dar ofisi sebebiyle fiziksel olarak sıkışıp kalmıştır. Sistemsel bir hatanın çözümü için çıktığı yol onu ve izleyici tahmin edemeyeceği kadar büyük sorunlar ve sorunların çözümsüzlüğü gerçeği ile yüzleştirecektir.
kendi küçük çetesinin sadist lideri olan Alex, etrafa korku ve terör salmaktadır. Alex polisler tarafından yakalanır ve hapsedilir. Hapisteki iyileşen tavırları ile kendisine reddedemeyeceği bir teklif yapılır. Deneylerde kobay olmayı kabul ederse tahliye edilecektir. Alex sonunda kişiliğine saldırıya dönüşecek kobaylık deneyimi için “evet” cevabını verecektir.
Sirk trapez sanatçısı Cleopatra yine sirkte çalışan cüce Hans’a karşı ilgili duymaktadır. Bu ilgilisi çok kabul görmese de evlilik planları tüm hızıyla sürmektedir. Evlilik yemeğinden hemen önce Cleopatra ilişkisi ve asıl duyguları ile ilgili fikirlerini diğerleri ile paylaşma hatasına düşecektir.
Eli silahlı ve devlete bağlı otoriteye tutsak düşmüş olan bir grup; özgürlükçü, hippi, isyankarın özgürlüklerini tekrar elde edebilmek için yapabilecekleri tek şey otoritenin isteğini yerine getirmektir. Bunun için verilen süre içerisinde engelleri aşarak özgürlüklerinin sembolü haline zorla dönüştürülecek olan bayrağa ulaşmaları gerekir.
Le lieutenant Fontaine idam cezasına çarptırılmış ve infazını bekleyen bir mahkumdur. Le lieutenant Fontaine’nin kendisi gibi ölümü bekleyen diğer mahkumlardan tek farkı kaçmaya karşı beslediği önlenemez motivasyonudur.