Kara Filmler (Film Noir) Listesi
Kara film (Film noir) listesi tarihin global ölçekte en kaotik dönemi ardından karamsarlık, femme fatale, anti kahraman ve diğer karanlık temalar ile ortaya çıkan, zaman içinde en iyileri kült, klasik ve modern klasik haline gelmiş kara film seçkisinden oluşur.
Bahadır Mahmutİlişkili Yazılar
Sayfa İçeriği
- Kara (Noir) Film
- Kara (Noir) Nedir? Kara (Noir) Ne Demektir?
- Kara (Noir) Filmlerin Kısa Tarihsel Gelişimi
- Kara (Noir) Filmlerin Karakteristik Yapısı
- Önemli Kara (Noir) Film Yönetmenleri
- En İyi Kara (Noir) Filmler
- Kara Filmler (Film Noir) Listesi
- Üye Yorum ve Film Önerileri
Kara (Noir) Film
Kara film Avrupa’da Nazi rejiminin baskıcı politikalarından Amerika’ya göç etmek zorunda kalan yönetmen ve teknik ekiplerinin öncülüğünde Amerika’da ortaya çıktı. Filmler sanatsal olarak Alman dışavurumculuğu, Fransız Şiirsel Gerçekçiliği ve İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nden önemli unsurlar barındırdı. Kara film sinemaya daha önce görülmemiş derecede stilize karanlık bir anlatım şekli getirdi. Dönemin Amerikası’ndaki sosyolojik, politik, ekonomik yıkımın etkisi filmlere belirgin şekilde yansıdı.
Kara film yoğun olarak çekildiği dönem sonrasında da etkinliğini koruyan bir anlatım yöntemi olarak sinemada kendine yer edindi.
Kara (Noir) Nedir? Kara (Noir) Ne Demektir?
“Noir” (nwɑːr) Fransızca siyah anlamına gelir. Sanat disiplinleri içerisinde değerlendirilirken belirsizlik, karamsarlık, üzüntü, dram ve umutsuzluk kavramlarını çağrıştırması beklenir. Karakteristik özellikleri çok belirgin olsa da Kara filmin tür, akım veya bir anlatım yöntemi olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Bu yazıda kara film türler ve akımlar üstü olması sebebiyle anlatım yöntemi kapsamı altında değerlendirilecektir.
Kara (Noir) Filmlerin Kısa Tarihsel Gelişimi
Daha önce edebiyat, mimari, resim ve müzikte verilen “karanlık” eserler/akımlar sinemada tarihin en kaotik döneminde kara film ile kendine belirgin şekilde yer buldu.
Film Noir’i Tetikleyenler
20. yüzyılın ilk yarısı tüm dünya için tarihin en karanlık dönemine işaret ediyordu. Bu dönemde iki dünya savaşı, atom bombaları, tarihin en büyük ekonomik krizi, tüm dünyaya yayılan büyük göç dalgaları; sosyolojik, ekonomik politik unsurlar ve dolayısıyla her şeyin yeniden tanımlanmasına ve değişimine sebep oldu. Amerika okyanus ötesi olması sebebiyle yaşananlardan çok etkilenmiyormuş gibi görünse de neredeyse tüm krizlerin baş kahramanı aynı zamanda sığınılacak güvenli bir limanı niteliğindeydi. Nazi Almanyası’ndan kaçan başta Alman ve Fransız olmak üzere Avrupalı sinema yönetmenleri ve teknik ekipleri faşizmin, dünya savaşlarının, soykırımın tüm yükünü göç ettikleri Amerika’ya taşıdı. Amerika’da bu sorunlara ekonomik, sosyolojik ve politik sorunlar eklendi. Savaştan dönen Amerikan askerlerinin fizyolojik ve psikolojik durumu başlı başına bir sorundu. Savaşa giden askerlerin arkalarında bıraktıkları eşlerinin ekonomide aktif rol almaya başlaması kadının rolünün tamamen değiştirdi. Göçmenlerin statüsü ve sokakların kaotik durumu ise ortaya çıkan bu çağa özel sorunlardı. Sorunlu toplum yapısı kara filmin ortaya çıkması ve aynı zamanda izlenmesi için gerekli sinemacı ve izleyici kitlesinin ortaya çıkmasına sebep oldu.
I ve II. Dünya Savaşları ve Büyük Buhran
20. yüzyılın başlarında yaşanan dünya savaşları; atom bombalarının kullanılması, soykırımlar, toplama kampları, göç gibi kritik olayları tetikledi. Bunlar sonucunda milyonlarca insan öldü, engelli kaldı veya psikolojik yıkıma maruz kaldı. İki dünya savaşı arasında 1929 yılında başlayan ve etkileri onlarca yıl sürecek Büyük Buhran ile mevcut ekonomik sistem çöktü. Birçok fabrika kapandı, işsizlik zirve yaptı, sektörler duraksadı.
Nazi Almanyası (Avrupası)
Avrupa’da yaşananlar “insan” kavramının yıkımına sebep oldu. Yıllar boyu süren fişlemeler ve ırkçılık, sürgünler, konsantrasyon kampları, işgaller, toplu katliamlar, soykırım her türlü işkence ve ölüm şeklinin gerçekleşmesi tüm Avrupa’yı onlarca yıl karanlık içine gömdü. Nazilerin yaptığı toplu katliamlar dahil birçok şey kendileri tarafından deneysel ve araştırmasal bir tabana da oturtuluyordu. Kısa zamanda kıta Avrupası psikolojik, sosyolojik ve fizyolojik açıdan laboratuvara döndü. Yaşananlar tüm sanat disiplinlerinde devrimsel değişikliklerin çağrısıydı. Avrupa’dan Amerika’ya göç edenler sadece sıradan insanlar değildi. Çok fazla fikir-bilim adamı ve sanatçı da Amerika’ya göç etti. Göç edenler sinemacılar Film Noir için önem arz ediyordu. Göç edenler arasında bulunan; Fritz Lang, Robert Siodmak, Billy Wilder, Otto Preminger, Michael Curtiz gibi yönetmenler zamanla kara film için en kritik isimler haline geldi.
Atom Bombası
1945’te Amerika tarafından Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan iki atom bombası bu dönem “insan”ının yıkımını farklı bir boyuta taşıdı. “İnsan” ilk defa fiziki olarak neredeyse tamamen yok oldu. Atom bombasından geriye kalan yıkım, hibakushalar ve yokoluş sanatçılar dahil tüm insanlığı derin şekilde etkiledi ve dönüştürdü.
Amerikan Kadınının Bağımsızlığı
Amerikan kadının savaşa giden erkeklerin ardından varlığını kendi başına sürdürmesi gerekti. Kadınlar savaş sırasında da askeri lojistik ihtiyaçların karşılanmasında sıklıkla görev aldı. Savaşlar sırasında Amerikan kadını; ekonomik bağımsızlığını elde etti, statü kazandı, daha cüretkar bazen ise daha maskülen şekilde giyindi, erkeklere ait olarak nitelendirilen otomobil ve sigara kullanımını arttırdı. Kadının yaşadığı bu rol değişikliği savaştan eve dönebilen erkeğin üzerinde baskı oluşturan bir başka etmendi.
Sokak
Savaştan geri dönenler için kadınların değişimi dışında sokakların değişimi de şaşırtıcı oldu. Sokaklar savaşlardan kaçan ekonomik sıkıntı içerisindeki göçmenlerle doluydu. Göçmenler ucuz iş gücüydü ve örgütlüydü. Sokak savaşa ve ekonomik krize odaklanmış hükümetlerce gangsterlere, kartellere, mafya ve çetelere teslim edilmişti.
Hays Yasası (Hays Code)
Amerikan sinemasında William Harrison Hays tarafından savunulmuş, Motion Picture Production Yasası’ndan (Hays Code olarak anılır) kaynaklanan sınırlandırmalar vardı. Bu yasa öncesi oldukça cüretkar olan Amerikan sineması yasa ardından gerekli anlatım yöntemlerini geliştiremediği için dar bir alana sıkıştı. Yasa kısaca, cinsellik, istismar, kötü karakter güzellemeleri veya yüceltmeleri, kötü alışkanlıklar, kötü eylemlere rehberlik edebilecek bilgilerin aktarılması gibi konulara sınırlandırmaları getirdi. Amerikan sinemasının sıkıştığı dar alandan Kara Filmin getirdiği yenilikçi yöntemler ile çıktı.
Film Noir’ın Sanatsal Referansları
Alman Dışavurumculuğu
Amerika’dan göç eden yönetmenler yanlarında teknik ekiplerini ve yaklaşımlarını da Amerika’ya taşıdı. Alman Dışavurumculuğu’nun etkisi ile birlikte Kara Filmlerde ters ışık, yüksek kontrastlı aydınlatma, düşük düzeyde dolgu ışık, gölge, sette gerçek üstü tasarımlar görülmeye başlandı. Tekniğin değişimi, içerik ve anlatım yöntemini de doğrudan değiştirdi. Bu durum Hays Yasası altında baskılanmış Amerikan Sineması için önemli bir çıkış noktasıydı.
Fransız Şiirsel Gerçekçiliği ve İtalyan Yeni Gerçekçiliği
Fransız Şiirsel Gerçekçiliği ve İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımlarında alt sınıfları konu alan filmler çekildi. Filmler alt sınıfların yoksulluk içerisinde hayatta kalma mücadelesine yer veriyordu. Filmler karanlık bir yapıda kurgulanıp genellikle mutsuz sonla bitirilirdi. Filmin ana kahramanı toplum içerisinden çıkartılır ve film süresince bu kahraman genellikle anti-kahraman niteliğine bürünürdü. Bahse konu iki akım için kritik karakteristik bu özellikler aynı şekilde Kara Filme taşındı.
Kara Edebiyat (Noir Fiction)
Kara edebiyat “hardboiled” olarak adlandırılan bir başka roman türünden türetilmişti. Hardboiled romanlar deneyimli Amerikan dedektiflerini konu alan, bu dedektiflerin ana karakter olduğu, suçlunun ve suç işleme motivasyonunun biraz daha geride kaldığı romanlardı. Kara edebiyatla suçlu karakterin ana karakter olabilme opsiyonu (anti-kahraman), bununla birlikte suçlu karakter ve okur arasında etkileşimin artması; bozuk sistemin ve kötü sosyal çevrenin görünür hale gelmesi sağladı. Kara filmin öyküsel olarak en büyük alt yapısı kara edebiyattan çıkan romanlarda saklıydı. Çoğu erken dönem kara film, kara edebiyat romanlarının uyarlandı. Film Noir’ın yaratıcıları; Noir Fiction hikayeleri üzerine İtalyan Yeni Gerçekçiliği, Fransız Şiirsel Gerçekçiliği ve Alman Dışavurumculuğu’nun teknik ve karakteristiğini ekledi. Hays Yasası’nın da kısıtlamalarını dikkate alarak Amerikan sinemasında büyük çıkışa sebep olacak Film Noir’i oluşturdu.
Kara (Noir) Filmlerin Karakteristik Yapısı
Kara filmler genel olarak 4 dönemsel kapsam altında karakterize edilebilir.
- Klasik Kara Film (Classic Film Noir)
- Yeni Kara Film (Neo Noir)
- Gelecek Kara Film (Future Noir)
- Bilim Kurgu Kara Film (Sci-Fi Neo-Noir)
Klasik Kara Film (Classic Film Noir)
1946 yılında Nino Frank, Alman işgali ve sansürlerinden kurtulmuş Fransa’da yaz döneminde gösterime girme şansı bulan The Maltese Falcon, Laura, Murder, My Sweet, Double Indemnity, The Woman in the Window gibi Amerikan filmleri için Kara Film nitelendirmesini yapacaktı. Film noir tanımlaması 30’larda bazı Fransız filmleri için yapılmış olsa da Amerikan filmleri için çok belirgin ve dar sınırlar içerisinde kalarak yapılan Nino Frank’in tanımlaması, Film Noir’ın sinema terminolojisi içerisine girmesini sağladı. Klasik Kara Filmin Karakteristik Özellikleri:
- Araştırmacı bir ana karakter (genellikle erkek ve dedektif)
- Suçlu (genellikle katil veya hırsız)
- Anti kahraman
- Kötü kadın (femme fatale niteliklerinde)
- Çalınan eşya veya paralar
- Bitik bir sosyolojik ortam
- İçki ve sigara tüketiminin çok fazla olması
- Karışık ve merak unsurunu en sona kadar açık etmeyen senaryo
- Kalp kırıklığı ve ayrılık barındıran sonlar
- Diyalogların bazen şiirsel olması bazen ise bulmacaya dönüşmesi
- Avrupalı göçmen bir yönetmen
- Çekimlerde set yerine gerçek ortam tercihi
- Karanlık ortamlar, düşük dolgu ışıkları, keskin gölgeler ve yansımalar
- Amerikan ucuz roman ve noir edebiyatı uyarlamaları
Yeni Kara Film (Neo Noir)
Klasik noir’ın kalıpları değişen zamanın hem teknik hem sosyolojik, sosyopolitik, kültürel ve psikolojik gereksinimlerine uygun olarak farklılaştı. Renkli sinemanın gelişi ile birlikte gölge ve ışık oyunları yerine renk kullanımı duygu aktarımları için kullanılmaya başlandı. Karakterler klasik noir’ın karakteristiğinden uzaklaştı. Ve klasik noir’ın unsurlarına sayı olarak bir film içerisinde daha az rastlanmaya başlandı. Bu unsurlar ya tamamen filmden çıkartıldı yada dönemine uygun olarak başkaları ile değiştirildi.
Gelecek Kara Film (Future Noir)
Neo noir’daki değişim future noir ile daha da fazlalaştı. Future noir’da anlatılmak istenen bir distopya olduğu için noir yaklaşımı korunarak geleceği konu alan filmler çekildi. Film Noir’in kuralları kalıcı şekilde yıkılmaya başlandı. Tüm dünyada özgürlükçü görüşlerin yaygınlaşması kara filmin sınırlarını olabildiğince genişletti.
Tech Kara Film (Tech Noir / Cyber Noir / Future Noir / Science Fiction Noir)
Tech noir olarak veya altında yer alan birçok başlıkta yeni kara filmler çekildi. Bu filmler genel olarak kara film yapısından uzaklaşmadan film elementlerini daha teknoloji elementler ile değiştirdi. Anti kahraman bazen bir robot veya yapay zeka oldu. Femme fatal yerine bazen bir topluluk veya düşünce yerleştirildi. Kara Film tüm alt türleri ile birlikte zaman içerisinde kült ve klasik bir çok eserin verilmesine olanak sağlayan bir yönteme dönüştü.
Önemli Kara (Noir) Film Yönetmenleri ve Sinemacıları
- Billy Wilder
- Carol Reed
- Howard Hawks
- Orson Welles
- Fritz Lang
En İyi Kara (Noir) Filmler
- Se7en (1995) – David Fincher
- Memento (2000) – Christopher Nolan
- 25th Hour (2002) – Spike Lee
- Double Indemnity (1944) – Billy Wilder
- The Big Sleep (1946) – Howard Hawks
- The Third Man (1949) – Carol Reed
- Stray Dog (1949) – Akira Kurosawa
- Touch of Evil (1958) – Orson Welles
- Blade Runner (1982) – Ridley Scott
- Brazil (1985) – Terry Gilliam
Kara Filmler (Film Noir) Listesi
Sıralama (listeleme, gösterim, IMDb puanı)- Chinatown (1974) – Roman Polanski
- Dog Day Afternoon (1975) – Sidney Lumet
- Stray Dog (1949) – Akira Kurosawa
- The Matrix (1999) – Wachowski Brothers
- Double Indemnity (1944) – Billy Wilder
- The Third Man (1949) – Carol Reed
- Touch of Evil (1958) – Orson Welles
- The Big Sleep (1946) – Howard Hawks
- Laura (1944) – Otto Preminger
- Collateral (2004) – Michael Mann
- Memento (2000) – Christopher Nolan
- Se7en (1995) – David Fincher
- The Usual Suspects (1995) – Bryan Singer
- In Bruges (2008) – Martin McDonagh
- Anayurt Oteli (1987) – Ömer Kavur
- Sunset Boulevard (Sunset Blvd.) (1950) – Billy Wilder
- Pi (1998) – Darren Aronofsky
- Akira (1988) – Katsuhiro Ôtomo
- Donnie Darko (2001) – Richard Kelly
- Jacob’s Ladder (1990) – Adrian Lyne
- The Big Lebowski (1998) – Joel Coen, Ethan Coen
- 25th Hour (2002) – Spike Lee
- Brazil (1985) – Terry Gilliam
- Crash (1996) – David Cronenberg
- Blade Runner (1982) – Ridley Scott
- 2001: A Space Odyssey (1968) – Stanley Kubrick
Eski polis Jake Gittes özel dedektif olarak Evelyn tarafından kocasının takip edilmesi amacıyla kiralanır. Jake Gittes bir aşk üçgenini çözmeye çalıştığını düşünürken kendisini tam bir çıkmazın içerisnde bulacaktır.
Sonny ve Sal hayatlarındaki tüm sıkıntıları çözmek için bir banka soygunu işine girişirler. İşler planladıkları gitmez ve polis soygundan haberdar olur. Sonny rehine kozunu kullanarak polis ile sıkı bir pazarlığa girişecektir.
Cinayet dedektifi Murakami silahını kaybetmiştir. Silahını bulma girişimleri her seferinde başarısızsızlıkla sonuçlanır. Deneyimli dedektif Sato, Murakami’nin yardımına yetişecektir.
Sadece getirdiği teknolojik yenilikler ve bunların sinemaya katkısı ile en iyi filmler arasına girebilecek The Matrix, tüm senaryonun felsefe ile iç içe geçişen yapısı, yarattığı görsel dünya ile de sinema için verilmiş en iyi eserlerden biri.
Bilgisayar hackerı Neo, kendisine gizemli şekilde ulaşan asiler sayesinde yaşamın ikinci bir katmanının olduğunu farkına varıp gerçeklere ulaşabilmek için mücadele vermeye başlayacaktır.
Sigortacı Walter ile zengin bir iş adamının mutsuz eşi Phyllis, zengin olabilmek için Walter’ın tecrübesini kullanarak ustaca bir cinayet planlayacaklardır.
Double Indemnity klasik noir'in belki de en belirgin eseridir. Femme fatale, sigara kullanımı, ışık kullanımı, karanlık içerisinde kaybolan bir adam, dedektifler ve kurban edilecek zengin bir koca.
Roman yazarı Holly Martins, arkadaşı Harry Lime’ı ziyaret için gittiği savaş sonrası Viyana’sında gizemli ve karışık bir cinayeti aydınlatmak için çabalayacaktır.
Klasik noir'in geç döneminde gelen fakat buna rağmen noir dahil klasik sinemanın en önemli filmlerinden biri olan Third Man, Alman dışavurumculuğunun; ışıktan mimariye, kadrajdan alan derinliklerine kadar tüm becerilerini kullanarak noir için referans bir filme dönüşür.
Efsanevi tek plan açılış sahnesi, karakter derinlikleri ve analizlerine ayrılan alan, güvenlik güçlerinin çürümüşlüğü, siyasi ve adalet yapısına göndermeleri ile Touch of Evil, klasik noir’in en cesur yapımı olarak nitelendirilebilir.
Amerika - Meksika sınırında gerçekleşen suikasti aydınlatmaya çalışan iki dedektif kısa zaman içerisinde birbirlerine rakip hale gelirler. Bu rekabet çok kısa zamanda bölgeyi domine eden mafyanın da yardımıyla düşmanlığa dönüştürülecektir.
Özel dedektif Philip Marlowe gizemli şantaj girişimlerini çözmek için zengin bir aile tarafından kiralanmıştır. Philip olayı araştırdıkça şantaj ile birlikte diğer karmaşık suç unsurlarını çözmek zorunda kalacaktır.
Polis dedektifi Mark, Laura Hunt cinayetini aydınlatmaya çalışırken kendisini Laura’ya aşık olmuş halde bulacaktır.
Tetikçi Vincent işlerini halledebilmek için taksi sürücüsü Max’i bir gece boyunca rehin alır. Max elinde hiçbir şey olmamasına rağmen Vincent’a engel olmaya çalışacaktır.
Leonard eşinin öldürüldüğü saldırı sırasında başına aldığı darbe sebebiyle kısa zamanlı hafıza kaybı atakları yaşamaktadır. Leonard yarım hafızasıyla eşinin katillerini bulmak için çabalayacaktır.
Sinema tarihinin en karmaşık fakat buna rağmen en iyi yapılandırılmış kurgusuyla birlikte bir Christopher Nolan kült başyapıtı.
Somerset ve Mills bir seri katilin peşine düşerler. Başlarda normal bir seri cinayet olayı gibi görünen cinayetler araştırıldıkça, arkasındaki seri katilin şaşırtıcı motivasyonu ortaya çıkacaktır.
Eğer 90’larda güçlü bir neo noir döneminden bahsediyorsak bunda katmanlı yapısı öykü yapısı ve noir'in kritik referans noktalarına özel şekilde dokunmayı becermesi sebebiyle kült klasik Se7en’ın çok büyük katkısı vardır.
San Pedro’da patlayan bir teknede, 27 ceset ve 91 milyon dolarlık uyuşturucu parası bulunur. Patlamadan kurtulan Verbal Kint gizemi aydınlatmak için altı hafta öncesinden başlayarak yaşananları polise anlatacaktır.
Neo noir'in en iyi örneklerinden biri olan Usual Suspects, akıcı ve katmanlı hikayesi sona kadar korunan ve sürekli gerilen merak unsurları ve benzersiz sonuyla bir Bryan Singer başyapıtıdır.
Ray ve Ken patronlarından aldıkları emirle işleyecekleri cinayet için Bruges’a gelirler. Ortaçağ mimarisi ve bir yığın turist içerisinde yabancılaşırken, bir yandan da içinde bulundukları kaosu çözmeleri gerekmektedir.
Anayurt Oteli klasik bir Anadolu kasabası otelidir. Otel müdürü Zebercet tüm haayatını otelde geçirmektedir. Bir gün bir daha hiç göremeyeceği bir kadın misafiri ağırlar. Bu misaferine tutulmuş olan Zebercet bir daha hiç uğramayacak olan misafiri için sürekli hazır haldedir. Bu bekleyiş Zebercet’in histerik olarak kendi sonunu hazırlamasına kadar gidecektir.
Senaryo yazarı Joe Gillis eski popüler günlerini geride bırakmış sesiz sinema dönemi yıldızlarından Norma Desmond için çalışmaya başlar. Norma, Joe’dan kendisini eski popüler günlerine geri döndürecek bir senaryo yazmasını ister. Joe başlarda Norma’nın fikrini değiştirmeye çalışsa da kısa zamanda karşısındakinin eski bir yıldızdan daha çok narsist, sadece egodan ibaret bir…➝
Sinemadaki değişimin, değiştirilemez sonuçlarını artık yıldızı sönmüş bir aktirst üzerinden irdelendiği, sanat camiasının ikiyüzlülüğünün açık edildiği, yaşlanma, yabancılaşma, varlık ve unutulma üzerine Billy Wilder başyapıtı.
Maximillian Cohen evrenin ve varoluşun sırrını matematik ile arayan bir yeni yetme bir dahidir. Evrenin sırrı için bulacağı çözüm büyük soruları cevaplandırabileceği gibi hayatı ve belki ekonomiyi manipüle edebilmek için de bir araç haline gelecektir.
Darren Aronofsky'nin ilk film ile sinemaya yapılabilecek en iyi girişlerden birini sergilediği, matematik, sistem ve hayat üzerine çok fazla şey içeren atmosfer filmi.
Kaneda kaçırılan ve devletin gizli projesine dahil edilen arkadaşı Tetsuo’nun peşine düşmüştür. Bu takip ile Kaneda; politikacılar, bilim adamları, aktivistler ve askeriye ile birlikte Tokyo Olimpiyat stadında gerçekleşecek olan son mücadelenin parçası olacak, gizli proje Akira’nın sırlarını öğrenecektir.
Tüm zamanların en iyi animeleri arasında yer alan Akira, post nükleer savaş ile ilgili öngörüleri önümüze seriyor.
Donnie Darko; ailesi, okul arkadaşları, öğretmenleri ve diğer herkes ile anlaşmazlık içerisinde olan bir lise öğrencisidir. Onu tek anlayan kendisi ile çıkma teklifini kabul eden kız arkadaşı Gretchen’dir. Donnie’nin aynı zamanda kendisine ara sıra görünen ve dünyanın sonunun geldiğini sürekli olarak tekrarlayan Frank isimli dev bir tavşan arkadaşı da vardır.
Richard Kelly'nin ilk uzun metraj filmi olmasının yanında en iyi filmi. Bir gencin yaşayabileceği bir çok sıkıntıya toplum eleştirisi ile birlikte fantastik şekilde getirilmiş bir yorum.
Jacob Singer, yıkılmak üzere olan hayatını ve ilişkilerini aynı zamanda sonu gelmeyen sırt ağrılarını sonlandırmak için elinden gelen çabayı sarfetmektedir. Sıkıntılarının arasına kısa sürede kendisini kaçınılmaz sona sürükleyecek olan illüzyonlar, kabuslar ve psikolojik tutarsızlıklar da dahil olacaktır.
Tek bir sahne ile koca bir filmin anlam olarak ikiye belki üçe katlandığı, muhalif ve cesur yaklaşımı ile hafıza, bilinç ve savaş üzerine çok fazla şey söyleyen Adrian Lyne'ın başyapıtı.
Lebowski veya kendi istediği şekilde Dude bir isim karşıklığı sonucunda mafya ile çatışma haline girmiştir. Halısına işenmiş, küvetine ise sıçan atılmıştır. Dude ve arkadaşları mafyaya karşı birlikte hareket edeceklerdir.
Eğer bu kadar yoksunluk içerisinde bir şeyi olduğundan iyi gösteren tek şeye sahipsek ve biri gelip onun üzerine işiyorsa bunun için savaşmaya değer. Big Lebowski inanılmaz mizahı, politik, din ve ekonomik göndermeleri, nihilizme uzanan tavrı, karakterleri tarafından ulaşılamayan ve çok kolay şekilde ulaşılabilen cazibe odakları ile mükemmel bir seyir keyfi yaratır.
Monty Brogan’ın hapse girmeden önceki son gününe tanıklık ederiz. Son gününü vedalaşmak ve hapse hazırlık için kara vermiş Monty aynı zamanda hapse girişine sebep olan hataları da sorgulamaktadır. Bu sorgu tabi ki öykünün ve Spike Lee’nin kabiliyetleriyle hepimize iner.
Monty'nin dramı, Şehir karakter bütünleşmesi, günümüz insanının analizi, telkinlerin anlamsızlığı ve hesaplaşma üzerine.
Sam Lowry iş hayatına hem psikolojik hem de dar ofisi sebebiyle fiziksel olarak sıkışıp kalmıştır. Sistemsel bir hatanın çözümü için çıktığı yol onu ve izleyici tahmin edemeyeceği kadar büyük sorunlar ve sorunların çözümsüzlüğü gerçeği ile yüzleştirecektir.
George Orwell 1984'nün buçuğudur Brazil. 84'ün bize uyarısında artık aşırılık olarak görülemeyecek neredeyse tüm öngörülerin gerçekleştiği böyle bir zaman diliminde Brazil çıtayı bir adım daha ileri taşıyarak görsel aşırılıkları da devreye sokar. Terry Gilliam'ın hayal dünyası yine hakkını verir.
James Ballard geçirdiği tarifk kazasının ardından, trafik kazalarına saplantılı şekilde tutkun ve bunu fetiş öğesine çevirmiş kişilerden oluşan bir alt kültür topluluğunu keşfeder. Geri kalan bolca metal, motor, kan ve spermdir.
David Cronenberg'ün marifetiyle insanın yeni bir form arayışının, agresif ve yaratıcı şekilde resmedilmesi.
Eski polis memuru Rick Deckard, kaçarak dünyaya geri dönen ve Los Angeles’ta yaşamakta olan android insan klonlarının yok etmekle görevlendirilmiştir.
Yapay zeka üzerine söylenecek çok bir şey bırakmayan Ridley Scott'un en iyi filmleriden biri. Çözülemeyen insan-android yakınlaşması üzerine çok şey söyleyen, bilim kurgu sinemasının referans filmlerinden.
2001: A Space Odyssey, varoluşa ve yokoluşa, yaşam ile ölüme, bilinç ve zamana dair yığınla neden ve nasıl sorusu barındırmaktadır. Kendisinden sonra çekilmiş ve öne çıkmış uzay, yapay zeka, bilinç, varoluş konulu filmlere azımsanmayacak referans teşkil etmektedir.
Sinema tarihinde ancak Stanley Kubrick tarafından ulaşılabilmiş uzay atmosferi. Boşluklar, hareket-durağanlık, ses-sessizlik ve müzik ile teknik açıdan mükemmel şekilde çözümlenmiş sahneler.
Paylaş