Hollywood Pre-Code dönemi, sonraları Hays yasası olarak anılan ve sinema sektöründe sıkı kontrolün başlangıcı olarak kabul edilebilecek yasanın ilk gündeme gelişi ile gördüğü son revizyonlar sonrasında gerçekten kullanılmaya başlandığı iki referans noktasının arasına sıkışmış kısa bir dönemdir. Sinema sektörüne doğrudan içerik olarak müdahale eden bu yasa, katoliklerin baskıları sonucunda ilk olarak 1930’da Motion Picture Production Code ismi altında taslak olarak gündeme gelir. Yasa ile getirilmesi amaçlanan sınırlandırmalar oldukça çeşitlidir.
yasaklamalardan bazılardır.
1930 yılı ayrıca bir öneme sahipti. Sesin filmlere tam olarak adapte edilmeye başlandığı bu dönemde sinemanın anlatım kabiliyetleri oldukça genişlemişti. Bu sebeple görüntü ile sesin ilk buluştuğu andan itibaren yasaklamalar devreye alınmak istendi. Fakat buna rağmen Motion Picture Production Code uygulamaya 4 yıl boyunca geçemedi. Sebeplerin çoğu yine dönemseldi. Büyük buhran içerisinde olan ülke insanları için en büyük eğlencelerden bir tanesi sinemaydı. Cinsellik, şiddet, çarpıcılık açısından pik yapmış bir sinemayı buhran döneminde yasalar ile baskı altına almak çok akılcı değildi. Aynı zamanda yapımcıların sesli sinemaya geçişin ekipman maliyetini karşılama aşamasında seyirci kaybına tahammülleri yoktu. 1934 yılına kadar ortada taslakları olmasına rağmen yasanın tam bir uygulaması olmadı. 1934 yılında ise gittikçe sertleşen içerik, katoliklerin baskısı, yapımcıların ceplerini 4 yıllık süreçte yeterince doldurması sebebiyle olacak ki sert bir şekilde sansürlemeler ve ysakalamalar başladı. Pre-code dönemi “ses”in sinema ile buluşması ile Hollywood’un üslup olarak sınırlarının neredeyse olmadığı bir dönem olarak sinema tarihindeki yerini aldı. 1934’te yürürlüğe giren Hays Yasası 1967’ye kadar yürürlükte kaldı. 1968’de ise yerini halen yürürlükte olan Parental Guidance’a bıraktı.
Pre-code döneminde çekilen yüzlerce film arasında kuşkusuz günümüze en fazal taşınanları korku filmleridir. Dönemin korku filmleri tabi ki dönemin izleyici kitlesi değerlendirilerek göz önünde bulundurulduklarında amaçlarına ulaşmışlardır. Bu filmler izleyicileri gerçekten korkutmuş, içlerine şüphe düşürmüş, gerçekle bağlantılarını koparmış ve bazen de sinema salonlarını çığıklara boğmak için gerekeni vermişlerdir. Korku filmlerine genel olarak bakıldığında zaten kendilerini edebiyat dünyasından çok daha öncesinde kanıtlamış eserler dikkat çeker. Fakat sinemanın gösterme ve 1930 yılında eklemlenen yeni kabileyeti bu eserleri belkide günümüze taşıyacak etkiyi yaratacaktır.